19 Aralık 2017 Salı

Bu pipiyi kestirsek de mi saklasak, kestirmesek de mi saklasak?!

Kemal Özkan hayatını kaybetti! Özal'ın sünnetçisi artık yok



Facebook'ta dahil oldugum, dunyanin farkli yerlerinde yasayan, egitim ve zeka seviyesi yuksek annelerden olusan bir grup var. Farkli bir cok konuda gorus alisverisi ve tecrube paylasiminda bulunuyoruz. Konular cok cesitli, gidilen ulkeye adapte olmaktan, o ulkenin adetlerine, cocuk hasta oldugunda kullanilabilecek ilaclardan Turkiye'de en cok neleri ozledigimize kadar pek cok konuda konusuyoruz ve cogunlukla da bir care veya cikis yolu buluyoruz. Lakin cozemedigimiz ve birkac haftada bir gundeme gelen bir konu var : SUNNET

"Yaptiralim mi yaptirmayalim mi, gerekli mi degil mi, gerekliyse neden gerekli, gereksizse neden yaptiriliyor, insan haklarina aykiri mi, cocugun rizasi olmadan kestirmek dogru mu?" sorular yumagina hala tatminkar bir cevap bulamadik.

Iki cocugunu da  dogar dogmaz sunnet ettirmis bir anne olarak tek derdim cocuklarimin akli ermeden ve travma yasamadan bu durumu atlatmalariydi. Hatta o donem "bebegi sunnet ettirmek ilerde bir soruna yol acarsa seni sorumlu tutarim" diyen esimle de az mucadele etmemistim.

Sunnetle ilgili tokadi iki cocugum da sunnet olduktan sonra bir arkadasimdan yedim ve her halti sorgulayan ben, sunneti sorgulamadigimi fark ettim. Beni sunnetle ilgili uyandiran arkadasim sunu soylemisti :"Dini acidan dusunup yaptiriyorsan adi ustunde, sunnet, farz degil,peygamberinkine benzesin diye yapiliyor (kim gormus ve bu zamana kadar ulastirmissa artik o bilgiyi!) Saglik acisindan yaptiriyorsan cocugun enfeksiyon kapacagini bilmeden yaptiriyorsun, bir gun hasta olursa diye dogar dogmaz bademciklerini aldirmakla ayni sey. Ayrica Allah vucudu bu kadar kusursuz yaratmis da bir tek pipiyi mi yapamamis ki biz sonradan mudahale ediyoruz."
Ben bunun ustune sorgulamaya basladigimda artik cok gecti, bizimkilerin pipisinin yarisi zaten gitmisti!

Turk toplumunda yasayan bir erkek cocugun sunnet olmama ihtimali dusuk, bunun sebebi de koru korune inanip sorgulamama ve mahalle baskisi sanki. Ya da toplum olarak zevk aliyoruz bu durumdan. (Benimkini kesmislerdi, bununkini de kessinler nihahaha! )

Turk toplumunun vagecilmezlerinden biri sunnet / pipi sakalari degil midir? Artan parcayi pilava katin! (Bence senin beynini pilava katalim mercimek olarak, daha besleyici olur!)

Sunnet olunca artik "erkek oldun" denmez mi? (Evet dune kadar pipili bir kizdim bugun erkek oldum dimi!)

Gec yasta sunnet ettirilen cocuklar alay konusu olmaz mi? (Sana artik balta ya da elektrikli testere lazim!) Bu sakayi yapan guzel kardesim bence o balta sana lazim zira burdan bakinca baya budakli bir kutuk gibi gorunuyorsun!


Ilkokulda sinifimda cok yaramaz ve hepimizi doven bir cocuk vardi, baya agir abiydi ve hepimiz tirsardik cocuktan. 5.siniftayken sunnet kiyafetiyle geldi okula, meger daha "erkek" olmamis. Cocugun karizmasi o gun oyle bir yerle bir oldu ki bu yasinda hala toparlanmamis olabilir.

Yahu Kemal Ozkan diye bir celebrity vardi biz cocukken, ona kestirmek lazimdi, butun unluler cocuklarininkini ona kestiriyordu! Sunnet o kadar onemliydi ki sunnetciyi gazetede basbakandan cok gorurduk!

Peki yurtdisinda yasayan cocuklar icin de mahalle baskisi var mi? Evet olabiliyor cunku cocuklar zalim. 2 sene once Demir okuldan aglamakli geldi, arkadasi demis ki "Sen Muslumansin, sunnetlisin dimi?" Bizimki de evet demis. Cocuk da ona "Senin pipinin yarisi yok, senin cocugun olmayacak" demis, Demir de inanmis. Gel de anlat simdi. "Oglum senin tanidigin butun erkekler sunnetli, baban, dedelerin, amcan,dayin.. Hepsinin cocugu var, sunnetin cocuk sahibi olmakla ne ilgisi var" icerikli uzuuuun bir konusmadan sonra ikna oldu cocukcagiz. Hala ara ara "benim cocugum olacak dimi anne?" diye soruyor.

Butun bunlardan sonra bir kez daha anladim ki paha bicilmez seymis bu pipi. Ergen erkekler birbiriyle yaristirinca cok salakca bulurdum ama haklilarmis demek. Birak erkekleri kadinlari bile bagliyormus bu pipi meselesi. Turkiye'de de yurtdisinda da yasasan bir sekilde konu oluyormus, anneler gunlerce bunu tartisip kendilerince dogru yolu bulmaya calisiyormus, kendilerinde olmayan birsey hakkinda konusuyor, dusunuyor, arastiriyormus.

Ne diyeyim Allah pipilere zeval vermesin :)



12 Aralık 2017 Salı

Bir Turk Mahallesi olarak Richmond

Simdi bu konu ve baslik ne alaka derseniz, gecen Cuma oglen saati 5 farkli grubun Londra'nin hiiic turistik olmayan bolgesi Richmond'da Turkce konustugunu duyunca bunu yazmam gerektigini dusundum.

Biz Londra'ya tasindigimizda hangi bolge iyidir, nerde yasanir hicbir fikrimiz yoktu.Ilk birkac hafta once Ayhan, ben, 2 cocuk sonra Ayhan ve cocuklar hasta olunca sadece ben olarak devam eden cilgin ev arama surecimizde Londra'nin nerdeyse tum bolgelerini gezdim, tum belediyelerine gittim. 
Iyi okul, sakin muhit, guvenli bolge beklentilerini bir araya koyunca ev bulmak zor oldu. Iyi okul olan bolgede hirsizlik orani yuksek cikti, guvenli bolge bize hareketli geldi, sakin muhit dedikleri yerler toplu tasimaya bile 20 dakika uzaklikta cikti. Basarisiz gecen ev arama seanslarindan sonra bir arkadasimiz simdi yasadigimiz Richmond bolgesini soyledi de biz kafamizi bir catinin altina sokabildik.

Biz buraya 3 yil once tasindigimizda sadece Oxford Str, Piccadilly, Camden gibi turistik bolgelerde Turkce konusuldugunu duyuyorduk, tabi bir de kuzeyde Turklerin yerlesik oldugu bolgelerde. Evimiz civarinda hic Turkce konusuldugunu duymazken Richmond'in merkezinde kirk yilda bir  duyuyorduk. Bu bolgeye yillar once gelmis Turkler var ancak cok fazla degildi.

Ozellikle son zamanlarda Londra'ya gocen iyi egitimli ve standardi belli bir seviyenin ustunde olan Turkler Richmond'i kesfetti. Iki hafta once konustugum emlakci "Neden bu kadar cok Turk geliyor, gecen ay 15 Turk aileye ev buldum" dedi. "Bunu bana degil ulkenin gidisatina soracaksin" diyemedim :(

Artik parkta, markette Turkce konusuldugunu daha cok duyar oldum. Cocuklari parka goturdugumde Turk bir aileye rastlamam artik cok olasi. 3 yil once Demir okulundaki ilk ve tek Turk cocukken su anda okulunda farkli siniflarda 9 tane Turk cocuk var. Ogretmenleri Ingilizce bilmeyen cocuklar icin Demir'den yardim istediklerinde bizimki pek gururlaniyor. Hem okulun en buyugu hem Turk, ister istemez kol kanat germe moduna giriyor, bu da benim cok hosuma gidiyor. Gecen gun bana soyle dedi: "Anne, 3.sinifa Kuzey adinda bir Turk cocuk geldi, annesini gordum, bence cok tatli insanlar, sen de annesiyle tanis" :) 

Son zamanlarda gelen Turkler bizden daha sansli cunku bolge aramakla ugrasmiyorlar, Richmond'in adi Turkler arasinda duyuldugu icin dogrudan bu bolgeye gelip ev aramaya basliyorlar. Bu gidisle biz Turkler olarak Richmond'i Kadikoy Belediyesi'nin bir mahallesi haline getirecegiz :))

9 Ekim 2017 Pazartesi

Milliyetcilestiremediklerimizden misiniz?

Kahramanimiz yepyeni bir ikilemde savruluyordu Sayin Seyirciler...

Bu cocugu milliyetciliklendirip mi saklamaliydik milliyetciliklendirmeyip mi saklasaydik...

Demir su an 6.sinifta ve bu yilin konulari 1.ve 2. Dunya Savaslari.. Itilaf devletleri, muttefikler, savas neden cikmis, kim katilmis vs ogrenmeye basladi. Sorun su ki ne kadar objektif ogrendigini anlayamiyorum. Bir kac soru soruyorum, onlara da yarim yamalak cevap veriyor. Bir yandan cocugun kafasini karistirmak istemiyorum, ote yandan milliyetci damarim cok fena kabariyor.
Gecen gun gelmis bana Churchill'in ne kadar basarili oldugunu, bir suru ulkeyi yendigini anlatiyordu ki icimdeki canavar uyandi ve dedi ki "o Churchill var ya, bir tek Ataturk'u yenemedi naaabeeeerrrr" "Turkleri savasta yenmek mumkun degil, onlari ancak anlasma sirasinda masada yenersiniz" dedigini de soyledim.

Iki gun once de 2.Dunya Savasi ile ilgili bir film seyretmem gerek, beraber seyredelim mi dedi. Benim milliyetci gene uyandi ve dedi ki "Seyredelim tabi, yalniz bundan sonra Ingiltere tarihiyle ilgili seyrettigin her seyin karsiliginda bir tane de Kurtulus Savasi ile ilgili belgesel seyredeceksin".

Filmi bulamadik, Dumlupinar Savasi ile ilgili bir belgesel actik. O sirada fark ettim ki bizim belgesellerde direk saldiri var. Belgeselin anlaticisi profesor "Ingiliz emperyalizminin acgozlu usaklari" diye basladi. Yahu ben bunu cocuga seyrettirecegim, daha sakin bir dil, hakaretsiz, saldirisiz bir uslup kullansaydiniz keske.

Yabanci belgeselleri izledigimde boyle birseye tanik olmuyorum mesela. Gecenlerde Vietnam ile ilgili bir belgesel izledik, konusanlar da 80-90 sene eziyet cekmis Vietnamlilar, isteseler gayet hakaret icerikli konusabilecekken cok efendi bir sekilde sadece olaylari anlattilar.

Sen Osmanli torunusunnn, senin sanli tarihinnnn, heeeyyyyttt, ceddin deden neslin baban modunda degilim ancak Ataturk bizim ailemiz icin cok onemli. Cocuklarimin ikisi de Ataturk sevgisiyle buyuyor, Cinar daha 3.5 yasindayken Turkce sarki soyle deyince Izmir Marsi soyluyordu. Her 10 Kasim, 23 Nisan, 29 Ekim, 18 Mart'ta Ataturk, devrimleri, basarilari, onun sayesinde cumhuriyetin kuruldugu konularini konusuruz. Her 10 Kasim'da nerde olursak olalim saygi durusunda bulunuruz ve cok huzunlu geciririz o gunu. Buraya ilk geldigimiz yilin 10 Kasim'inda Demir "anne sirenleri burdan duyabilecek miyiz" diye sormustu.

Bu milliyetcilik konusunda ve cocuklari nasil yonlendirmemiz gerektigi konusunda kafam cok karisik.

Okulda cok seker Avustralyali bir veli var. Bir samimiyetimiz yok ama cok pozitif ve duzgun bir kadin. Gecen sene okulda Anzac gununde kurabiye yapmis dagitiyordu, bu bizim patriotic (vatansever) gunumuz dedi birisine. Bu konusma oldugunda biraz uzaklarindaydim ve icimden su gecti "sen kalk dunyanin obur tarafindan benim ulkemi isgale gel, simdi sehit verdim diye uzul". Cok sinirlendim, gidip bunu suratina soyleyesim geldi ama tuttum kendimi. Sonra biraz sakinlesip dusununce aslinda onun askerleri durduk yere gelmedi, biz de Osmanli devleti olarak o savasta taraf olmustuk ve Avustralyalilar karsi tarafin askeriydi. Savas kosullarinda o askerlere git savas dendi, onlar da geldi diye biraz daha objektif bakabildim. 100 yil onceki savas yuzunden Avustralya vatandasina ofke duydugum icin de biraz utandim dogrusu..

Her donemi kendi dinamikleri icinde degerlendirmem gerektigini ben bu yasimda yeni anliyorsam bunu cocuguma nasil anlatacagim ben? Ve duygudan arindirilmis hangi kaynaklari kullanacagim?

Evet Turkuz, gayet milliyetciyiz ama bize ders kitaplarinda pompalandigi gibi ustun, herkesin kiskandigi niteliklere sahip ya da super ozellikli degiliz sanki. Bunu kabul edip her milletten insana saygi  duysak hayat daha mi kolay olur acaba..

2 Ekim 2017 Pazartesi

Ingiltere'de cenaze

Hayalimdeki cenazeyi buldum Ey Ahali :)

Ingiliz bir arkadasimizin annesi vefat etti, biz de cenazesine gittik.

Cenazeden once arkadasimiz ozellikle siyah renk giymememizi rica etti. Sebebini sordugumuzda da:" Biz annemin yasamis olmasini kutluyoruz, o da yas tutmamizi degil, onu guzel anmamizi isterdi, bu bir KUTLAMA oldugu icin parlak renkler giymenizi istiyorum!"

Iste bu tam benim kafa. Cenazeme gelip aglayip perisan olmayin kardesim. Benimle yasadiginiz keyifli, eglenceli seyleri hatirlayin. Kiyafet olarak kesinlikle pembe birsey giymenizi isterim mesela. Erkekler pembe kravat takabilir :)

Gomulmekten cok yakilma fikrine daha yakinim ben.Yakilma fikri ilk aklima geldiginde Ayhan'a "Beni yaktir sonra da bir vazo icinde salona koy, benden sonra evlenirsen de yeni karin cocuklarima kotu davranirsa kullerimden dogarim karini paralarim" demistim. Ayhan "Evlenmek mi? Bir kere evlendim, boyumun olcusunu aldim, bir daha hayatta evlenmem" deyince kullerimi denize dokmesine razi oldum :) (Gerci  astrofizikci Neil DeGrasse Tyson "yakilmak degil gomulmek istiyorum cunku yakilirsam dunyaya kattigim enerji sicaklik olarak bosa gidecek ama gomulursem doga icinde geri donusume katkida bulunacagim" dediginden beri kafam karisik, Ayhan da yeniden evlenmeyecegine gore gomulsem mi acaba :P)

Burda bizdeki gibi olen hemen defnedilmiyor ki bence tek kotu tarafi bu. Arkadasimiz bos tarih bulamadigi icin cenaze toreni vefattan 20 gun sonra oldu. Bu surede toren icin hazirliklar yapilmis.

Burda cenaze isleri yapan sirketler var, cogu da kusaktan kusaga bu isi yapan firmalar. (Merhaba, ne is yapiyorsunuz? 3 kusak cenazeciyim!!) Her bolgede en az bir tane "cenazeci" var, bizim ana caddede 2 tane var mesela. Vitrininde mezar tasi, cicek, davetiye ornekleri ve bir poster var: Oldukten sonra ailenize yuk olmayin, gelin cenazenizi simdiden planlayalim, odemenizi taksit taksit yapin ! :) Ingilizlerin her seyi onceden planladigini soylemis miydim?!

Funeralzone adinda bir internet sitesinde cenazenin nerde olacagi, isteyenlerin nereye bagis yapabilecegi bilgisi ile  fotograf paylasma, yorum yazma ve mum yakma secenekleri var.
Bassagligi dilemek isteyenler bu sayfadan mesaj gonderebiliyor. Bizdeki "basiniz sagolsun, Allah rahmet eylesin, nur icinde yatsin "a denk gelecek "thinking of you, with deepest sympathy to you, sincere condolences" gibi mesajlar yazmis insanlar.

Isteyen bagis yapiyor, cenaze sahipleri olen kisinin hastaligi suresince yattigi hastaneye bagis yapilmasini istediler, toplamda 1400 GBP bagis toplandi. (Cenazeye cicek / celenk gondermekten iyidir, cope gidecegine hayra gitsin o para)

Cenaze krematoryumda oldu. Herkes guzel guzel "parlak renklerde" giyinip gelmis. Cunku sitede de belirtildigi gibi bu bir kutlama..

Gayet hos, ustu ciceklerle suslenmis hasir bir tabut cenaze alanina getirildi.(Filmlerdeki gibi tabut acik degildi neyse ki, zira o kismi beni biraz bozabilir)

Insanlar salona girerken cenaze programi dagitildi ve herkes fazla dini oge icermeyen bir salondaki banklarda yerini aldi.

Iceri girerken Chicago'dan If you leave me now sarkisi caliyordu. (Cenazede sarki mi, tovbe tovbe :P)

Once cenaze hizmetlerinden biri acilis konusmasi yapti, ardindan bir arkadasi birkac anisini anlatti. Kizi annesinin sevdigi bir siiri okudu, oglu cok guzel bir konusma yapti, bir arkadasi baska bir siir okudu, Madame Butterfly'dan bir bolum calindi, esi bir konusma yapti, sevdigi bir sarki daha calindi ve kapanis konusmasinin ardindan herkes tabutun onunden gecip veda ederek disari cikti. Insanlar sadece bu kisimda biraz gozyasi doktu.

Biz salondan cikarken de Happy sarkisi caliyordu!! (Valla carpilicaz)




Yapilan tum konusmalar olen kisiyle ilgili keyifli, esprili anilar iceriyordu, sanirim bu yuzden yas havasindan ziyade o kisinin anilmasi ve yasamis olmasinin kutlanmasi hissi daha hakimdi. Insanlar aglamaktan cok gulduler toren boyunca..

Daha once de bu Ingilizlerin her vesileyi kutlama araci olarak kullandigini yazmistim. Olaylara bakisimiz farkli. Bugune kadar olen kisinin yasamis olmasini kutlamayi, buna sukretmeyi aklimdan gecirmemistim. Bu yaklasimi cok sevdim.

Kendi cenazeme dair hayalini kurdugum tek sey oyle duaydi mevluttu insanlarin bir araya gelip aglamasiydi vs. yerine herkesin toplanip kadeh kaldirip "ulan baya deli ve eglenceli kadindi ha" demesiydi . Bu cenazeyi gorunce hedefimi yukselttim. Giyilecek renge karar verdim, konusma yapacaklari secmeye basladim (Ipegim anladin sen onu :)) , simdi sira sarkilari ve bagis yapilacak kurumu secmeye kaldi :) Bundan 90 yil kadar sonra gorursunuz :D

26 Eylül 2017 Salı

Turkiye tatili :)

*** Yazin Turkiye'ye tatile gitmek isteyip de gidememis olan sevgili okuyucu, lutfen sen bu yaziyi okuma zira senden kufur yemek istemiyorum :)



Ayiptir soylemesi uzuuuun bir yaz tatili yaptik bu yil Turkiye'de.

Canim Istanbulum hosgeldin surprizimi hazirlamis, Ataturk Havalimani'na indigim gibi soktu gozume... Valiz trolleyi ile isim bitip de otoparkin icinde birakacak yer aradim 10 dakika kadar.. Bulunca da tam oraya bir arabanin park etmis oldugunu gordum, tam beni almaya gelmis abime "Boyle is mi olur, bu ne saygisizlik, trolley parkina arabasini birakip nasil gider sahibi, ben de trolleyi onun arabasinin arkasina birakirim, o ugrassin, yaptigi terbiyesizligin sonucuna katlansin" diye soylenirken otopark gorevlisi geldi ve ne oldu diye sordu. Ben ayni cumleleri ona kurarken "Adam ucagini kaciriyordu demek ki, sen de olsan sen de birakirdin oraya, gel gel vereyim 1 TLni de git" dedi bana. Vallahi hosgeldim!



Aslinda baya komik ve tatli bir memleket !

Mesela sehirlerarasi otobus soforunun  otobusu kullanirken telefonla konusmasi sonra da isi bir adim ileri goturup Whatsapp mesaji yazmasi!

12-13 yaslarindaki oglu annesine yardim olsun diye banttan valizi almak icin hamle yaparken annesinin "valiz cok agir, almaya calisma, belini sakatlarsin, seni oldururum" diye anne sevgisi ve koruma icgudusu dolu yuksek mantik cumlesini duymak..

Dalaman havaalaninda biz Havas otobusune binmek isterken yolumuzdan cevirip "4 yetiskin 1 cocuk binebilirsiniz, cocugu kucaga alin, polis yakalarsa ceza yazar, onu da siz odersiniz" diye bizi taksisine binmeye ikna etmeye calisan taksi soforu..

Kasada efendi efendi siramizi beklerken yandan yengec gibi kaynak yapan annem yasindaki teyze..

Sokakta, parkta yabancilarin Cinar'a dokunmasi, yanagindan makas almasi ve Cinar'in "anne o yabanci bana dokunamaz" diye ciyak ciyak aglamasi.. (Cocugum bu kulturel bir bozukluk, insanlar kendilerinde sana dokunma hakki goruyor, senin rahatsiz olacagini dusunmuyorlar, ben cocukken bana "seni yiyeyim mi" diyenlere, "beni yeme bok ye" diyen bir annenin cocugusun sen demedim tabi )

Aksam yarim saat taksi bekleyip benim arkamda bekleyen ve daha ne kadar bekleyecegi belli olmayan genc cocuga "isterseniz taksiyi paylasabiliriz" deyip taksiye beraber bindigimizde soforun "ikinizden ayri ucret alirim yalniz!" diye kendinden emin bir tavirla ayni guzergaha 2 kere ucret istemesi, diger yolcunun "tabi" demesi,  benim soforle tartismam uzerine diger yolcuyu da kendi indigim yerde indirip baska taksiye binmesini saglamam..

Baska bir taksi soforune bu olayi anlatip taksiciyi nereye sikayet edebilecegimi sordugumda "Yanniz hanfendu seytan ayrintida gizlidir, siz baska bir erkekle taksiye bindiginizde o taksiden inerken esiniz gorse, kim bu adam dese nasil aciklarsiniz" vaazina "benim kocam boyle bir sey soyleyecek kadar gerizekali bir adam degil" cevabini alip hala "ama hanfendu seytan ayrintida gizlidir, ya taksiye bindiginiz adamin karisi gorse" diye bana hala diskur cekmesi ve benim antitezlerim uzerine "adam katil olabilirdi" diye en vurucu sekilde beni ikna etme cabasi...

Valla bunlari baska yerde yasayamazsiniz, dedim ya cok komik memleket..

Ote yandan ailenle beraber olmak, kuzenlerin kavusmasi, torunlarin anneanne, babaanne, dede ile zaman gecirmeleri, en buyuk derdinin "bu aksam ne yesek" olmasi, arkadaslarinla bulusabilme imkani, cocuklari anneanne / babaanneye birakip alisverise, kuafore gidebilmek, abinle, annenle, kocanla basbasa tatile kacabilmek, ozledigin tum yemeklere kavusmak, butun anne yemeklerini tikabasa yiyebilmek, mis gibi deniz, her daim gunes, bayramda Turkiye'de olup tum sulale bir araya gelmek ve geleneksel bayram yemegini yiyebilmek, ozlediklerinle hasret gidermek, annemle geleneksel Beyazit-Eminonu turumu yapmak..Haftalarca bir elim yagda bir elim balda yasamak..
Yahu inanir misiniz Turkiye'de yaptirdigim manikur bir turlu bozulmuyor (elini hicbir seye surdurmeyen anne etkisi ) buraya donmeden yaptirdigim manikur de geldigimin 2.gunu heba oluyor :)




Tabi ki sayili gun (cok bile olsa) cabuk gecti ve geri donus zamani yaklasti. Donmeden bir hafta once bulustugum bir arkadasima sunu soylerken buldum kendimi "Gitme zamani geldi, yalnizliga geri donuyoruz iste".

Burda dolu dolu 2.5 yilimiz bitti, sosyal cevremiz var, gayet mutluyuz, kararimizdan hic pisman olmadik ama yine de bu yalnizlik hissi kalbimde sabit. Ya zamanla gececek ya da hep orda duracak, simdilik bilmiyorum..Uzun zamandir yurt disinda yasayan bir arkadasim "Bir sure sonra kendini ne oraya ait hissedeceksin ne de buraya, hep Araf'ta hissedeceksin" demisti.. Belki de o haklidir, kim bilir...

Sozun ozu; sevgili psikologlar size sesleniyorum, tatile ulkesine gidip geri donenler icin danisma hizmeti veriniz, iyi para kazanirsiniz, benden soylemesi ;)

19 Temmuz 2017 Çarşamba

Gocmeyi planlayan anne - babalara...

En buyuk derdiniz cocugunuz degil mi?


Ne yapacak, nasil adapte olacak, gidecegi ulkenin dilini nasil ogrenecek, nasil arkadas edinecek, Turkiye'deki ailesinden, arkadaslarindan, okulundan nasil ayrilacak, dil bilmeden gittigi okulda hangi dersi nasil anlayacak da basarili olacak, basarisiz olursa bunalima mi girecek, Turkiye'deki hayatini cok mu ozleyecek, onu boyle bir yolculuga surukledigimiz icin bizi suclayacak mi yoksa aslinda onun iyiligi icin yaptigimizi anlayacak mi, gidecegi ulkenin dilini bilmiyor, gitmeden once ders mi aldirsak, ordaki derslerle ilgili kendi haline mi biraksak yoksa destek mi alsak, aslinda isin psikolojik boyutu cok zor, pedagoga mi gitsek??

Bu sorular durmadan sizin de zihninizde donuyor mu Sevgili Gocmeye Niyetli/ Kararli Anne Babalar?

Donuyor, biliyorum! Bu sorular biz gocmeye karar verdigimizde uykularimi kaciran, karnima agrilar sokan sorulardi!

Hele bir de biz tasinmadan 2-3 hafta once Demir'in vucudunda dokuntuler olunca "Cocuk icine atiyor, aslinda hic istemiyor da bize rol mu yapiyor acaba" diye iyice panige kapilmistim.

Gecmis 2.5 yillik okul / ev / sosyal hayat deneyimimize bakarak soyleyebilirim ki bu cocuk insanlari adaptasyon konusunda anne-baba insanlarindan daha becerikli.

Ben hala "Ay cumleyi yanlis kurmayayim, dilbilgisi kurallarina uyayim, aksanimi da duzgun tutayim" derken istedigim cumleyi kuramiyorum. Demir ise hic Ingilizce bilmedigi zamanlarda bile kafa goz yara yara, isaret dilini kullanarak ya da farkli anlatim yollari bularak sorununu cozuyordu. Bakiniz buraya geleli 15 gun olmus, Demir hic Ingilizce bilmiyor , disardayiz ve cisi geliyor. En yakindaki restorana dogru hamle yapiyorum, "sen gelme , ben hallederim" diyor. Yas 7, Ingilizce sifir, kendine guven tavan! Ben peki deyip restoranin camindan iceriyi gozluyorum, Demir garsona gidip bir sey soyluyor, garson anlamiyor, Demir tekrarliyor, garson guluyor ve Demir'e tuvalete kadar eslik ediyor. Demir geldiginde "Nasil anlattin, neden sana guldu garson" diyorum. Demir'den cevap : Toilet please dedim anlamadi, tekrarladim gene anlamadi, I am Turkish dedim beni tuvalete goturdu, sana hallederim demistim anne!"

Okula ilk basladigi gun kagida "aciktim, tuvalete gidebilir miyim, annemi arar misiniz" cumlelerini hem Ingilizce hem Turkce hem de Turkce okunuslu Ingilizce yazip cocugun cantasina koymustum (Ken ay go tu di toylit?) Mudure butun gun danismada beklemeyi teklif etmistim de bana garip garip bakmisti. Sonra Demir okuldan cikana kadar Ayhan'la evdeki masada onumuzde telefonlar tek kelime konusmadan garip bir ruh hali icinde beklemistik. Demir'i almaya gittigimizde yuzundeki rahat ve keyifli ifadeyle nasil rahatladigimizi anlatamam.

Burda 2 tam okul yili + 1 donem okula giden Demir'in okuldaki odul torenindeydik dun! Okulda ve okul disindaki gorev ve sorumluluklarini yerine getirdigi icin, okula uyum sagladigi icin aldi odulu..

E simdi ben gozumde yaslar, bogazimda dugumle cilginca alkislamayi hak etmiyor muyum Sevgili Okuyucu ! :)




Pedagoga gitmedi, buraya gelmeden once Ingilizce ders almadi, burda okula baslar baslamaz ekstra ders destegi almadi.

Buraya gelirken ve o her zorlandiginda soyledigimiz tek sey "Sen mutlu olmazsan donecegiz" idi ve bu konuda cok ciddiydik, Demir mutsuz olsaydi donecektik. Galiba bu onun kendisini daha iyi hissetmesine ve adaptasyonuna yardimci oldu.

Evet Turkiye'deki ailesini, arkadaslarini ozledi , ara ara cok agladi ama burayi da cok sevdi.

Simdi cok guzel bir aksanla cok iyi Ingilizce konusuyor (hatta benim aksanimi begenmiyor :)), bir suru arkadasi var, okulda gayet basarili..

Diyecegim o ki, su an soru isaretleriyle bogusan Sevgili Gocmeye Yakin Anne Babalar, sakin olun, cocugunuz sizden daha kolay adapte olacak hatta onun bu adaptasyon basarisi size ilham verecek..

11 Temmuz 2017 Salı

Bir okul yilinin daha sonuna gelirken...



Bir okul yilinin daha sonuna yaklastik Sevgili Okuyucu.. Ama nasil yaklastik bir sor!
21 Temmuz'da okullar kapanacak, artik gun sayiyoruz, saydikca da gecmiyor :)

Demir 5. sinifi, Cinar Nursery'yi bitiriyor. Demir'in Ingiliz okulunda 3.yili oldugu icin bir sorun yasamadik cok sukur. Zaten buraya geldigimizden beri en buyuk basariya o imza atti. 7 yasinda hic Ingilizce bilmeden okula baslayip, alisip, arkadas edinip, okula ve ortama uyum saglayip tam Ingiliz aksanli bir Ingilizce ogrendi, su an benim Ingilizcemi ve aksanimi begenmiyor :S

Ulke degistiriken anne babalarin en buyuk endisesi cocuklarinin dil ve adaptasyon sureci oluyor. Bizim esimle en kesin kararimiz "Demir mutsuz olursa geri doneriz" idi. Demir hepimizden daha guzel atlatti bu sureci, benim moralim bozuldugunda beni toparladi. Simdi Demir ile ilgili onumuzdeki surec Demir icin 7.sinifta baslayacagi secondary school karari ve basvurusu. Bu basli basina bir konu, ayrica yazacagim.

Gelelim Nursery'den Reception 'a gececek Cinar'a..

Burda cocuklar okul hayatina 3.5 yasinda basliyor. Once Nursery (bizdeki yuva) sonra Reception (anasinifi) ve 1,2,3,4,5,6. sinif boyunca ilkokula devam ediyor.

Nursery'de amac cocugun arkadas edinmesi, paylasmayi ogrenmesi, birlikte oyun oynamalari ve temel bilgileri edinmesi (sekiller, sayilar, renkler vs) . Cinar gibi Ingilizce bilmeden giden cocuklar da Ingilizce ogreniyor. Eylul'de sifir Ingilizceyle okula baslayan Cinar su anda gayet duzgun cumleler kuruyor ve bundan o kadar zevk aliyor ki benimle bile Ingilizce konusmaya calisiyor.

Nursery'nin amaclarindan biri de cocugun kendine guvenini gelistirmek. Sinifin duvarindaki bir posterde "ben cok ozelim, iyi biriyim, hata yapabilirim, hatalarimdan ders alirim" yaziyor.

Cinar gecen gun okulda sarki ogrendik deyip sunu soylemeye basladi:
I am special I am special
Look at me, you will see
Someone very special
It is me..

Simdi Turkiye'deki yuvalarda ne yapiliyor bilmiyorum ama ben yuvaya giderken hic boyle "ozelim, guzelim, iyiyim" sarkilari soylemiyorduk. Kendine guven asilayacak sarkilardan ziyade Kucuk Ayse'nin anne olmasi ile Kucuk Asker'in tufegini temizlemesi konulu hayatimiz boyunca bize cok faydali (!) olacak sarkilar ogreniyorduk :)

Bu yil Cinar'in okulda ogrendigi seylerden biri de tavuklarin yumurtlamasi ve civcivlerin yumurtadan cikmasi. Once bir uzman okula gelip anlatti ve sinifa kulucka sicakligini saglayan ozel bir makinada 10 yumurta birakti, cocuklar her gun yumurtalari gozlemlediler, sonunda 10 civciv de yumurtadan cikti. Cinar'in o gunku sevinci gormeye degerdi. "Anne butun chickler yumurtadan cikti, buyudukleri icin artik farm a gidiyorlar :)

                                20170516_114938.jpg görüntüleniyor

Siniflarinin arka tarafindaki bahcede Mud Kitchen var, lastik cizmelerini giyip camurla oynuyorlar, ilkbaharda cicek ekiyorlar. Su an cicek buyutmekle ilgili Cinar'in benden daha cok ilgisi ve bilgisi var.

Yil sonu gosterisi cocuklari yoran, sikan birsey degil, topu topu 20-25 dakika suruyor ve her cocuk esit oranda rol aliyor. Yegenimin yuvadaki yilsonu gosterisini hatirliyorum da, gosteri 2.5 saat surmustu ve 2.saatin sonunda 4 yasindaki yegenim sahnenin ortasinda yorgunluktan aglamaya baslamisti.

Cuma gunu yilsonu raporu geldi (okul kapanmadan 2 hafta once veriyorlar) , ogretmeni bir sayfa dolusu Cinar'in hangi konularda gelistigini, neleri sevdigini, karakter ozelliklerini yazmis. Her cocuk icin ayni uzunlukta rapor yaziyor, her cocugu ayri ayri ciddi bir sekilde gozlemliyor. Evde yavru canavar olan Cinar okulda vicdanli, sorumluluk almayi seven, hassas, kibar, iyi davranan bir cocukmus. (Itiraf ediyorum bana yanlislikla baska cocugun raporunu verdiler sandim!)  Ogretmeni onumuzdeki yil Cinar'in Reception'da gelisimini takip etmekten cok mutlu olacakmis.

Bir devlet okulunda bir cocugun bu kadar guzel gozlemlenip analiz edilmesi bence cok guzel bir sey , darisi butun cocuklarin basina..





25 Haziran 2017 Pazar

Nerde o eski bayramlar!


bayram sekeri ile ilgili görsel sonucu




Eskiden bu lafi duydugumda soyleyenin cok yasli oldugunu dusunurdum. Meger meselenin yastan baska seylerle de ilgisi varmis! Benim bayram ile ilgili sevdigim sey sevdiklerimle beraber olmak, birlik ve butunluk duygusunu hissetmekmis..

Benim ailem cok genis olmadigi icin bayram ziyareti ilk gun biterdi. Topu topu 13 kisilik sulalem rahmetli anneannemin evinde oglen yemeginde toplanir, bayramlasir, anneannemin klasik bayram menusu corba, buryan, pilaki, kadayifla tika basa doyar, kahvelerimizi icip ayrilirdik. Ikinci gun oglende de anneannemin kizkardesinde harika bir oglen yemegi yeyince bizim icin bayram biterdi.
Ne zaman ki Ayhan ile evlendim ve kalabalik sulalesiyle karsilastim, her ziyarette yarim saat gecirsek bile bayramin gunleri yetmez oldu ve bana yorucu gelmeye basladi.. Ah ahh nerden bilirdim o gunler sikayet ettigim seyi bugun cok ozleyecegimi!

Buraya ilk geldigimizde bayram kutlayamamanin beni etkileyecegini hic dusunmemistim. Ilk bayram sabahi etrafimda "iyi bayramlar" diyebilecegim kimseyi bulamayinca dank etti. Ben de bindigim otobusun Musluman oldugu elindeki yuzukten ve tipinden belli olan soforune iyi bayramlar dedim. (Gerci burda iyi bayramlar yerine Eid Mubarak diyorsun ki o da bana istedigim tatmini vermiyor, neyse buna da sukur..) Adam once buyuk bir saskinlikla bakip bana "Eid Mubarak" dedi ve yol boyunca bize bakip bakip gulumsedi :)

Tabi hemen burda bize ailemiz kadar yakin olan Turk arkadaslarimiza yapisip anneannemin bayram menusu esliginde bayrami kutladik da ben biraz toparlandim. Ilk bayram benim icin bogazimda bir yumruk, gozlerimde akmaya hazir yaslarla gecip ilk bayramin tokadini yiyince sonraki bayramlara daha hazirlikli ve saglam girer oldum.

Bugun yine ailemizden ayriyiz ve goruntulu gorusme ile bayram kutlamalarini yaptik ama bugun iyiyiz cunku Kurban Bayrami'ni Turkiye'de gecirmenin motivasyonu var..
Yenecem seni bayram konsepti!!

Ozellikle calisanlar icin bayram tatilleri cok kiymetli ve dinlenmek icin iyi bir firsat ama benden size tavsiye; aileniz yaninizdaysa, bayram yemegini birlikte yiyebileceginiz buyukleriniz varsa kiymetini bilin..Bir gun beraber kutlayamadiginizda eski bayramlari tatli bir huzunle anarsiniz..

Iyi bayramlar :)

16 Mayıs 2017 Salı

Anneler Gunu tesekkuru..

PhotoGrid_1494760174050.jpg görüntüleniyor



Buraya geldigimizden beri kutlama gunleri artti. Turkiye'deki ozel gunleri, bayramlari vs hala kutlarken bir de Christmas, Paskalya gibi buradaki ozel gunler de listeye eklendi. En sevdigim durum da Anneler Gunu'nu iki kere kutluyor olmak. Burda anneler gunu Mart'in son pazari, Turkiye'de ise Mayis'in ikinci pazari. Firsat bulmusken iki kere kutlamayayim da ne yapayim :)

Gectigimiz Pazar, Ayhan is gezisi icin Turkiye'deyken ve ben iki oglanla evdeyken anneler gunu benim icin bol bol muhasebe yaparak gecti.. Ayni anda Cinar ile oyun oynayip Demir'e odevinde yardim etmek de cabasi ;)

Haklarini odeyemeyecegim, cocuklari icin kendini ikinci plana atan, her tur fedakarligi yapan, kendini gormezden gelen, cocuklarini mutlu etmek icin sagligini hice sayan, anne ve kayinvalide kiligina girmis 2 tane super kahramanim var benim.. Onumdeki anne modeli bu olunca ister istemez oyle olmaliymisim, onlar gibi bir performans sergilemeliymisim gibi geliyordu ve cogunlukla da kendimi yetersiz hissediyordum. Zaman icinde her annenin ve annelik seklinin, onceliklerinin farkli olabildigini fark ettikce kendimi biraz daha rahat birakmaya basladim.

Ben -temel ihtiyaclar disinda- hicbir zaman hizmetli bir anne olmadim , cocuklarimin arkasini toplamayi hic sevmedim, mumkun olan en yakin zamanda kendi ihtiyaclarini karsilasinlar, kendi baslarinin caresine baksinlar istedim.

Hicbir zaman ogullarimin damat olusunu , kiz istemeye gitmeyi hayal etmedim. Demir dogdugunda "damatligini goresin" diyenlere bana kufur etmisler gibi ofkeyle baktim.

"Dokersin dur ben yedireyim"demedim, "dokersen temizle" dedim.

Tatile, geziye gideceksek bavullarini tek basima hazirlamadim, "gelin bakalim neleri giyecekseniz secin ben sadece valize yerlestiririm, bir sey unutursaniz sizin sorununuz" dedim.

Yemek yedikten sonra tabaklarini masada biraktiklarinda "tabaklar mutfaga hatta makineye" dedim.

Ikisi ayni anda bir sey istediginde ve ben yetisemedigimde sakin kalamayip sesimi yukselttim ve "insanim ben android degilim, ayni anda 3-5 komut alamam, bekleyin" dedim.

Ben cocuklarim doktor, muhendis, mimar olsun istemedim, MUTLU olsunlar istedim.

Sinav odakli bir egitim sisteminde yaris ati olmalarini istemedim.

Her disari ciktigimizda bir sey almak istediklerinde kizip (kocamin "3 ve 10 yasindaki cocuklara felsefe yapiyorsun" yorumlari altinda) aldiklari seyin kisa sureli ama deneyimlerin uzun sureli mutluluklar getirdigini anlatmaya calistim.

Ben cocuklarimin iyi niyetli, vicdanli, sevgi ve saygi dolu olmalarini istedim.

Cocugum kilo almasin diye en sevdigi seyi yemesine izin vermedim.

Yemegiyle oynayip mizmizlaniyorsa kendim yedirmekle ugrasmadim, "canin yemek istemiyorsa kalk ama bir sonraki ogune kadar hicbir sey yiyemezsin"dedim.

Ben cocuklari anneanneye/babaanneye birakip kocamla basbasa tatile gitmeyi sevdim.

Verdikleri kararlarin sonucuna katlanmayi bilsinler istedim..

Iste butun bunlari dusunurken Anneler Gununde sadece annelerime degil ogullarima da tesekkur etmem gerektigini fark ettim.

Benim koselerimi torpuledikleri icin, elimden gelenin en iyisini olmaya calismama yardim ettikleri icin, sinirlerimi sinamak suretiyle guclendirdikleri icin, sevme kapasitemin ne kadar genis oldugunu gosterdikleri icin, bir insana ayni anda hem cok kizip hem cok sevebilmenin nasil birsey oldugunu anlamami sagladiklari icin, ayni anne babadan bu kadar farkli karakterler olarak cikip beni olesiye sasirttiklari icin, bir sozleriyle beni yere vurup bir sozleriyle havaya ucurduklari icin..

En onemlisi ulke degistirmekte bana motivasyon olduklari icin.. Turkiye'deki  rahat duzenimi, konfor alanimi, dogru bildiklerimi, kaliplarimi birakmama vesile olduklari icin, Turkiye'deyken cok derinlere saldigim koklerimi sokmekte bana cesaret olduklari icin, sirf onlarin gelecegi daha iyi olacak dusuncesiyle beni bu derin denizin ortasina biraktiklari icin.. Ve ben bu denizde cirpindikca bogulmayayim diye can simitlerim olduklari icin...


Tesekkur ederim ogullarim.. Bu yolculukta yanimda oldugunuz icin...


25 Nisan 2017 Salı

Seviyorsan git konus bence ;)

IMG_20170414_220049_570.jpg görüntüleniyor



Aslinda bugun bambaska bir konuyu yazmak vardi aklimda. Bilgisayarimi alip bir kafede oturdum, yazmaya baslayacakken yanimdaki masada oturan  75-80 yas araligindaki ciftin konusmalari dikkatimi cekti..

Yazimizin konusu amca yaklasik yarim saat once geldi, kahvesini alip gazetesini okumaya basladi. Ben de tek basina oturacagini dusundum. Sonra bir teyze geldi ve karsisina oturdu. Amcaya ne yemek istedigini soyledi ve "siparisimi hatirlayabilecek misin" dedi. Amca "evet" derken teyze arkasindaki tezgaha bakarak siparisiyle ilgili amcaya yine birseyler soyledi. Amca duyamadigi icin bir elini kulagina dayayip umutsuz ama gulec bir yuzle "evet hayatim" dedi. Iste o "evet hayatim" beni bu yaziya getirdi.

75-80 yasinda olup hala hayatim, tatlim, canim, sevgilim, balim, askim diye konusan kimse taniyor musunuz?
Ben tanimiyorum.
Peki yine bu yasta olup el ele tutusan, sevgisini dile getiren, birbirinin gozunun icine sevgiyle bakan cift taniyor musunuz? Hayir mi? Peki bu kulturel birsey degilse ne?

Bizdeki, ozellikle bizden ust jenerasyonlardaki erkegin sorgusuz egemenligine, devamli kadindan hizmet beklemesine, kadin uzerinden egosunu sisirmesine karsin burda erkekler eslerine/ sevgililerine cok kibar davraniyor, her firsatta onore ediyor, deger veriyor, sorumluluklari paylasiyor. Ben bu duruma sasiriyorum, sasirdigimi gorunce de kendime kiziyorum. Demek ki ben de bizdeki durumu normal kabul etmisim.

Gecenlerde arkadasimiz Ingiliz bir cift bize yemege geldi, yaklasik 4 yildir birlikteler, beraber yasiyorlar. Yani bizim hesapla 3 yillik evliye denkler. Yemek boyunca sanki aylardir gorusmemis gibi sevgiyle birbirlerine baktilar ve durmadan gibi bize birbirlerini methettiler. Adam kadinin ne kadar guzel ve basarili oldugunu anlatip durdu. (Valla objektif bakiyorum, kadin sevimli ve tatli ama ortalama guzellikte.) Kadin desen durmadan adamin ne kadar muhtesem oldugundan bahsedip bize zirt pirt "ne kadar harika bir insan dimi" diye sordu.

Guzel algisi yaratan sevimli bacim, yahu size aileniz toplum icinde nasil davranacaginizi ogretmedi mi? Bu kadar cok sevgi gosterilir mi, ne ayip, hele de baskalarinin yaninda!! Bir de durmadan birbirine iltifatlar, bize sevgilisine dair methiyeler duzmeler.. Bilmez misiniz ki bizde iki universiteli sevgili metroda birbirlerine yakin durdular diye metroda anons yapildi, "hooopp gencler toplum icinde ahlakli davranin" diye. (Sevgi gostermeyi ahlaksizlik sayan mallarla cevrili etrafimiz!)
Ote yandan hadi seviyorsun. Tamam hobi olarak gene sev ama belli etme, neden, cunku belli edersen simarir, havaya girer, sana "kopek ceker" (Bakiniz kendine guvensiz egosu tavan yapmis insan gorunumlu ilkel davranisi!)

Yeni jenerasyon Turk erkekleri daha paylasimci, nispeten duygularini gosterebilen, onceki jenerasyonlara gore daha iyi ama bence hala degistirilecek cok kalip, torpulenecek cok ego var.
Mesela sevgiyi saklamamaktan, esini/ sevgilini takdir etmekten baslanabilir. Bence ister iliskinin disi tarafi ister erkek tarafi olun, sevginizi gostermekten, birbirinizi ovmekten, hislerinizi baskalariyla da paylasmaktan korkmayin anacim.  Esiniz/sevgiliniz sevgi gosteremiyorsa da siz azimle gosterin, zamanla o da ogrenir. Icimde kalip bana ask olacagina soyleyeyim sana ask olsun ayol!

Burdaki yaklasimi cok net ortaya koyan yukaridaki resmi bir restoranin duvarinda gordum de cektim. "Erkek olmak dogustan gelen birseydir, adam olmak yasla olan bir durumdur, beyefendi olmak ise bir secimdir"

Yani Eyyy Turk erkek anasi oglunu yetistirirken beyefendi olmasina, kizini yetistirirken de sadece beyefendileri hak eden bir hanimefendi olmasina dikkat et..


28 Mart 2017 Salı

Celebration forever!

celebration ile ilgili görsel sonucu






Ya bu Ingiliz kafasi cok enteresan ya da biz bireysel olarak kutlama konusunda kitiz.

Kutlama neden yapilir?  Dogum gunuyse, evlilik yildonumuyse, terfi aldiysan ve bunun gibi goze gorunur, dise dokunur sebeplerle yapilir. En azindan biz oyle yapiyoruz. Onu da biraz yapmis olmak icin yapiyoruz sanki. (Cuvaldiz miydi o?!)

Burda devamli bir kutlama hali var. Ekim basi gibi Halloween icin heyecan basliyor, o bitiyor Christmas'a 2 ay olmasina ragmen her yer susleniyor, insanlari Christmas heyecani sariyor.
Christmas bitince yaklasik 10 gun sakin geciyor sonra hoop 14 Subat icin ilanlar, reklamlar basliyor.
14 Subat ile Paskalya arasi acik oldugundan herhalde burda anneler gunu Mart'ta kutlaniyor. Gectigimiz pazar buranin anneler gunuydu mesela. Su anda Paskalya yaklasiyor diye her yerde susler, ilanlar vs. Devamli bir konu olsa da kutlasak havasi.. Yahu adamlar haftasonunun gelisini bile Persembe aksami icmeye baslayarak kutluyor !

Ayhan'in Ingiliz muduru bir sabah ise gelip onu tebrik ettiginde Ayhan bir anlam verememis ve neyi kutluyoruz demis. Adam "Burda ise baslamanin yildonumunu kutluyorum" demis. Ustune de bunu bu aksam ailece kutlamayacak misiniz demis. (Pardon bunu kutlayacak miydik?)

Birkac ay once de buraya gelisimizin 2.yilini kutlamak icin ailece ne yapacagimizi sormus. (Bunu da mi kutlayacaktik?!)

Demir yil sonu raporunu aldiginda ogretmenle gorusmeye gittim, kadinin ilk soyledigi "basarili adaptasyonu sebebiyle cocugunuzu kutlayin".

Bu kutlama daha dogrusu kutlamama durumu Turk aliskanligi mi yoksa bizim bireysel beceriksizligimiz mi bilemedim. Bu kutlama kafasi once cok sacma geldi. Niye kutlayalim ki, zaten olmasi gereken buydu, evet tasindik, yerlestik, alistik da bunda kutlayacak ne var ki.. Sonra fark ettim ki yaptigimiz seyi kutlamak aslinda onu tamamlamis olmak ve bundan keyif almak. Bir seyi sadece yapmak, becermek degil onu becerdigin icin kendine aferin de demek lazim. Kutlamayinca, takdir etmeyince sanki tablo eksik kaliyor ve hicbir seyi kutlamadan devam edince yeni bir sey yapmak cok da keyif vermiyor..

Ben cok sevdim bu kutlamali Ingiliz kafasini, tavsiye ederim..

Kutlayin anacim, korkmayin, hic acimayacak :)


22 Şubat 2017 Çarşamba

Saglik sistemi: Kendi kendini tedavi etmeni saglayan mucizevi bir olusum!



Oldurmeyen Allah oldurmuyor iste..

Sen aylarca boyun agrisi cek, randevular al (en erken 3 hafta sonraya) , fizik tedaviler gor (sadece 4 seans, o da makineyle falan degil, el ile), avuc avuc ilac yut (hem kodein hem diazem, kafa bi dunya dolas), MR cektir, yine de gecmeyince mahalledeki doktor seni devlet hastanesine gondermek icin istek yazsin, iki hafta sonra randevunun 1.5 ay sonra olacagina dair eve mektup gelsin, 15 gun sonra yeni bir mektupla o randevu 1 ay sonraya ertelensin ve sen hala olme! Pes! Hala hayatta misin sen?!

Eylul'de boynum icin bu sarmala girip Ocak sonunda devlet hastanesindeki doktorla muserref olabildim. Ben cerrahla gorusecegimi sanirken karsima Fizik tedavi uzmani cikti ve ameliyata ihtiyacim oldugunu (ben bunu bastan soylemistim zaten), cok agrim oldugunu (vallaha mi), verdikleri ilaclarin cok agir oldugunu (pardon siz kimsiniz, burasi neresi, Ali abi sen nerden ciktin ya?!) soyleyip seceneklerimi ortaya koydu:

2 secenegin var; ya seni cerraha gonderirim ya da ameliyatsiz cozumu tercih edersin.
Cerraha gidersen ya ameliyat olursun ya da fitikli bolgeye igne yapilir
Ameliyatsiz cozumu istersen a) 4 seans daha fizik tedavi olursun (ilk 4 hic ise yaramadigi gibi agrilari daha da arttirmisti)
b) Salarsin gider. (LET IT GO dedi yahu ciddi ciddi) Koskoca doktor ameliyatlik halime salla gitsin dedi resmen.

Ben de 5 aylik debelenmenin sonunda LET IT GO ya karar verdim, koskoca doktordan daha mi iyi bilecegim?! Cerraha gideyim desem kac ay daha bekleyecegimi kestiremedim yoksa bu kadar beklemeden sonra burda bir cerrah gorup kendisine yuz surmek, bir hayir duasini almak isterdim!!

Bu konuyu rafa kaldirdik derken Ayhan'in karaciger degerleri yuksek cikti (boyle kolayca anlasilmadi tabi, Agustos'tan beri tekrarlanan tahliller sonrasi Aralik sonunda sen diyetisyene git dediler).
Hayati boyunca kilo problemi yasayan ve bu surecte bir suru farkli diyetisyene giden ve diyet konusunda ordinaryus sayilabilecek kocam sirf basinda onu denetleyecek biri olsun ve gun icinde yiyeceklerini duzgunce planlasin diye diyetisyene gitmek istedigini soyleyince doktor bunu cok mantikli buldu ve diyetisyene yonlendirdi.

Diyetisyen cok doluymus, tam 3 hafta sonraya randevu alabildik. 3 haftanin sonunda gidilen randevudan da asagidaki listeyi!



20170222_181132.jpg görüntüleniyor




O gordugunuz yuvarlak sey bir tabak, yarisi sebze/salata, ceyregi et/balik/tavuk, diger ceyregi makarna/pilav/patates/ekmek olacakmis. Ayhan zaten bunlari biliyorum ve dikkat ediyorum deyince de bir daha gelmene gerek yok ama illa istiyorsan 1 ay sonra gel dedi!

Yahu diyetisyen dedigin senin gunluk planini yapar, seni takip eder, sana zor gelen bir sey varsa ona alternatif yaratir ama nerdeeee...

Fitiksan kendini iyilestir, kiloluysan kendi basinin caresine bak,

Yakinda fitigima sogan baglayip Ayhan'a da diyet icin gunde 5 litre kekik suyu icirmezsem bana da Gizem demesinler!

Yenemeyeceksin beni eeeyyyyy saglik sistemi!!!

11 Ocak 2017 Çarşamba

Temizlik mi?!


Burada bir temizlik ve temizlik elemani macerasi yasadim ki evlere senlik..

Oncelikle ikinci cocugumda ilk cocugumdaki kadar temizlige takintili degildim. Mesela elimden gelse Demir'i mikrop kapmasin diye sterilizatorun icine sokacak potansiyele sahipken Cinar'in dogumundan itibaren sterilizator kullanmadim. Illa sterilize edilmesi gereken bir sey varsa ustune kaynar su dokup devam ettim.

Ya da Demir'in ustune kucucuk bir sey bile dokulse hemen kiyafetini degistirirken Cinar'da biraz daha gormezden gelebildim. Tabi yuzde yuz salamadim ama ikinci cocukta nisbeten daha rahattim, ta ki buraya gelene kadar.

Burda insanlarin cocuklara yaklasimini gorunce bana daha da bir rahatlik geldi.
Mesela burda anneler cocuklarinin sokakta yere oturmasina, yerde emeklemesine, ellerini yere surmesine, sonra o eli agizlarina sokmasina izin veriyor. Ustune bir sey dokulen cocugun kiyafeti hemen degistirilmiyor. Cocuk dakikalarca ayakkabisinin altini kurcalayabiliyor. Bu tip durumlarda anneler klasik Turk annesi gibi "cocuuummm mikrop kaparsin, elini silelim, ustunu degistirelim, kalk yerden orasi mikropluuu" diye cigliklar atmak yerine gulumseyerek cocuguna bakip onun oyununu seyrediyor. "Kirlenmek guzeldir" bizim icin bir reklam sloganiyken burda annelerin mottosu sanki.. Anneler daha rahat ve huzurlu. Aksam yatmadan once cocuklarini yikiyorlar boylece cocuk hem temizleniyor hem de rahat uyuyor.

Ben bir sure bu annelerin cocuklarini gozlemleyip cocuklarin hala hayatta oldugunu gorunce ve bir de Cinar'in hizina yetisemeyince salmaya basladim. Cinar da publarda emekledi, yere degen ellerini agzina soktu, parklarda yerlerde yuvarlandi, taklalar atti, kafasina esti sokakta yururken birden yere oturdu, yatti hatta bir gun pubda emeklerken yere dusmus ve birisinin ustune basmis oldugu bir patates kizartmasini ben yetisip elinden alana kadar agzina atip yuttu..  Inanmayacaksiniz hicbir sey olmadi. Artik titiz arkadaslarima "Cinar mikroptan olmediyse hicbir cocuga bir sey olmaz" diyorum. Gerci cogu bana dik dik bakiyor ama olsun.. Kesin bilgi, yaymayalim mi?!

Ev temizligi meselesine gelince.. Uzun sure kendi temizligimizi kendimiz yaptik. Iyi oldugum zaman ben, boynum agridigi zamanlar Ayhan ve ben. Neden? Cunku uzun sure benim kafama uyan bir temizlik elemani bulamadim. Burda temizlik sektoru Polonyalilarin elinde. Bizdeki gibi sabahtan gelip aksama kadar calisip sabit ucret almiyorlar. Evi gorup su kadar saatte biter diyorlar ve saatlik ucret aliyorlar.

Bir arkadasimin tavsiyesiyle Polonyali bir bayan geldi. Daha kapiyi actigimda ilk soku yasadim. Kadin hem cok guzel hem full makyaj hem de takma tirnaklariyla kapida isildadi resmen. Bir an kafama yemeni takip, elime bezi alip "abla nerden baslayayim" diyesim geldi. Yahu o tirnaklara kiyilir mi! Ablayla ikinci soku tuvalette yasadik. Klozet icin ayri lavabo icin ayri dusakabin icin ayri sunger verdim. Sonrasi soyle gelisti:

Temizlik elemani: Neden bu kadar cok sunger verdin? Sungerle yapmak zorunda miyim?
Ben: Yoo orda bez de var, istersen bezle yap.
T: O kadar cok mu bez kullanacagim?
B: Nasil yani? Her yere ayri bez ya da sunger kullan.
T: Yani tek bezle yapmayayim mi?
Acaba kadinin kastettigini anlamama Ingilzcem mi yetmiyor diye dusunen ben: Sen nasil yapiyorsun ki normalde?
T: Ben tuvaletin icini fircaliyorum sonra bezle ustunu, kapagini, disini silip ayni bezle banyonun yerini siliyorum.
BEN IPTAL!!

Yahu evinde biz bile tuvalete girsek tuvaletini sartlayan, kirklayan bir anneannenin torunuyum ben! Ayni bezle tuvaleti ve yeri silmek neymis..

Bir de ustune "ben bu evin isini bitiremiyorum, senden sonra baskasina gidecegim" deyip isin en zor kismini bana birakinca temizlik maceramiz bitti ve ben yine aldim elime bezi.

Uzun bir sure sonra baska bir arkadasim vasitasiyla Bulgaristan Turk'u, sarti surtu bilen hatta benim yaptigim isi begenmeyen harika bir ablaya kavustuk. Ciceklerden evin duzenine, camasir yikama seklimden, utuye sihirli degnekle degdi. Iki hafta gelmezse bunalima giriyorum :)

Allah gurbet ellerde kimseyi sart surt bilmeyen temizlik elemani ile karsilastirmasin kardes..