19 Ocak 2022 Çarşamba

"İyi ki" mi "Keşke" mi?





Ülke değiştirmiş insanlar olarak sizin "İyi ki" leriniz mi daha çok yoksa "Keşke"leriniz mi?


"Oh ne iyi yaptım da geldim, bu deneyim bana çok şey kattı, çocuklarım için iyi yaptım, kendi kariyerim için çok doğru bir karar verdim, bu ülkede daha huzurlu, güvende ve mutluyum" mu yoksa "Keşke gelmeseydim, keşke kendi ülkemde kalsaydım" mi?


Bireysel olarak "İyi ki"leriniz çoksa ne güzel ama öte yandan Türkiye'de kalıp mutlu olmayan sevdikleriniz için üzülüp kendiniz için her "İyi ki" dediğinizde onlar için içiniz sızlıyor mu?  Ha pardon, göçmenlik de annelik gibi bitmeyen bir vicdan azabı haliydi di mi?!


Haftasonu Türkiye'de yaşayan 13 yaşındaki yeğenimle konuştuk. Yaklaşık 45 dakikalık konuşmanın sonunda onun ülkeye ve geleceğine dair endişelerinden ben depresyona girdim. Yeğenim durmadan gelen zamlardan, hayat pahalılığından, okulda doğru düzgün birşey öğrenmediğinden, ne öğreniyorsa sınavlara hazırlanmak için gittiği kursta öğrendiğinden, okuldaki çocukların saçı uzun olduğu için "Sen kız mısın" diye sorup onu kızdırmaya çalıştıklarından, kendisinin inadına pembe maske taktığından ve çocukların bununla da uğraştığından, dini inancının çocuklar tarafından sorgulandığından,  ülkedeki işsizlikten, üniversite mezunlarının kendi bölümlerinde iş bulamayıp çok düşük maaşlarla çok daha basit işlere razı geldiğinden bahsedip "Ben üniversiteyi bitirene kadar nerdeyse hayatımın 20 yılını okuyarak geçireceğim, sonunda iş bulamayıp kasiyer olacaksam neden okuyayım ki, benim o kadar yıllık emeğime yazık olmayacak mı? dedi. Gel de cevap ver bakalım! Çocuk herşeyin farkında zaten.


Biz çocuklar burda okusun, onlara başka bir ülke alternatifi verelim, emeklilik yaşımız gelince geri döner sakin bir yere yerleşiriz derken 7 yıldır Türkiye'de olanlara her dönüp baktığımda bu umudum sönüyor. Burda yaşıyor olsak da sevdiklerimiz ve doğup büyüdüğümüz topraklara sevgimizden gözümüz, aklımız hep orda. Kendimiz ve çocuklarımız için "İyi ki" desek de orda olan sevdiklerimiz için hep bir "keşke" var içimizde.


Değerli, birikimli ve iyi eğitimli bir sürü insan başka ülkelere gitme çabasında. Son iki haftada Türkiye'deki 3 farklı tanıdığımız buraya nasıl gelebileceklerine dair bilgi alabilmek için aradı, hepsi de çocuklarının geleceğinden endişeli.


Bizim mahallenin güncel haberi benim hem sanat hem duruş olarak çok çok beğendiğim iki ünlü Türk oyuncunun buraya yerleştiği.(İsimlerini yazıp insanların özel hayatına müdahale etmiş gibi olmayayım, bizim mahalle kim olduklarını biliyor zaten :) Ben de en yakın zamanda bir kafede karşılaşmayı umuyorum :)  


Bilim insanı, sanatçısı, akademisyeni, iş kadını, iş adamı...Yazık değil mi bu birikimde, bu değerde insanların kendi kariyerleri, çocuklarının geleceklerine dair endişeleri, güvende hissetmemeleri ve bunun gibi bir sürü sebep yüzünden başka ülkelerde yeni hayatlar kurma çabasına. Ülkende bir yere gelmiş, kendini kanıtlamışken, ülke değiştirip, bazen o yıllarca emek verdiğin kariyeri kenara koyup sıfırdan başlaman gerekiyor. Hem fiziksel hem ruhsal olarak o kadar zor ve yıpratıcı bir süreç ki bu. Kimisi hem bu zorlukların hem de parçalanan egosunun altından kalkamıyor, kimisi de resmen küllerinden tekrar doğuyor. İkisi de büyük emek, büyük özveri. Becerebilene de beceremeyene de sırf cesaret edip denediği için çok büyük saygı duyuyorum. 


Şu an tek derdinin oyun, arkadaş, gezmek olması gereken ülkemin güzel çocuklarının bu dertleri sırtlamadığı ve gelecekleri için endişelenmedikleri bir çocukluk hayal ediyorum.