13 Ağustos 2015 Perşembe

Merak, ozlem, duygu karmasasi :)


Buraya geleli 7 ay oldu.

Istanbul'dan ucaga binip sehir altimizda kaldiginda ilk dusundugum " Bir daha ne zaman ve ne duygularla gorecegim acaba" idi. Derdim sehri gormek degil tabi, Istanbul'u ozlemedim cunku zaten uzun zamandir ben Istanbul'u yasamiyordum.

Trafik cok diye bogaza kahvaltiya gitmiyordum mesela. Arabaya park yeri bul, Kale'de bir masa bulacagim diye bekle, sikis tepis masalarda kahvalti et, berbat bir trafikte eve donmeye calis, keyif mi yaptin dayak mi yedin belli degil..

Taksim'e, Nevizade'ye uzun zamandir gitmiyordum mesela. O kalabalik, Istiklal'de yurumenin zorlugu derken vazgeciyordum.

Monet sergisi Istanbul'a geldiginde Sabanci Muzesi'ne gitmek bile trafik yuzunden gozumuzde buyumustu de Monet askim agir basinca tipis tipis gitmistik :)

Bazi yakinlarim soruyor "Istanbul'u ozledin mi" diye, ne yalan soyleyeyim ozlemedim.

Tek ozledigim ailem, sevdiklerim, arkadaslarim. Zaten bir sehri, cevreyi, evi anlamli yapan onlar degil mi?

Simdi 7 ayin sonunda ilk kez Turkiye'ye gidiyoruz, turist gibi. Istanbul'da zaman gecirmeden dogrudan ailelerimizin yanina.. Muhtesem anne yemeklerini, aile sohbetlerini, arkadas muhabbetlerini, denizi, havayi, meyveyi, sebzeyi sonuna kadar icimize cekmeye.. Turkiye'yi bizim icin "ev" yapanlarla zaman gecirmeye.

Ote yandan bu gidisin bizim icin baska bir anlami daha var. Ayhan'la geldigimizden beri "yazin gidebilecek miyiz" acaba diye konusuyorduk. Yazin gidebilmek demek isleri biraz da olsa yoluna koymak demekti cunku. Isi gucu, evi okulu halledemeseydik Turkiye'ye gidemeyecektik. Simdi gidiyor olmanin, gidebiliyor olmanin bizim sozlugumuzdeki karsiligi "aferin bize".

Simdi izninizle biz de deniz kenarinda selfie cekmek ve Turkiye'ye gidebilmenin serefine iki kadeh raki icmek uzere huzurlarinizdan ayriliyoruz, donuste gorusmek uzere :)






7 Ağustos 2015 Cuma

Turkiye'ye uzaktan bakmak

Baslamadan once not: Bu haftanin yazisi biraz karamsar, Turkiyedeyseniz ve iciniz kararmasin istiyorsaniz okumayiniz..



Turkiye'ye uzaktan bakmak cok ikircikli bir konu. Bir yanim bakmak istemiyor ama bir yanim merak ediyor, ne kadar istemesem de donup bakiyorum.

Aslinda bakmamak, ordaki gerilimlerden uzak olmak, kolay kolay huzur bulmayacagina inandigim ortamdan uzak olmak icin gelmedim mi buraya.. Ailemi, duzenimi, dogup buyudugum yeri, tum baglarimi, koklerimi yerinden oynatmadim mi.. Bir daha kim bilir ne zaman gorecegim hissiyle ayrilmadim mi sevdiklerimden.. Aslinda buraya gelmekten cok mutluymusum gibi icimdeki kirigi gizleyip gozyaslarimi saklamadim mi.."Kolay mi iki cocukla gitmek, bu ulke bir gun duzelir, deli misin duzenini bozuyorsun, macera pesinde kosuyorsun" serzenislerini dinlemedim mi.. "Biz 70 yasindayiz, bir ayagimiz cukurda, bizi birakip nereye gidiyorsun" diyen babamin sozleri bogazima bir yumru gibi oturmadi mi.. Evlatligimi sorgulamadim mi.. Kolaya mi kaciyorum diye kendime binlerce kez sormadim mi.. Burda bir suru zorluga gogus germedim mi..Bambaska bir ulke, kultur,iklim ve cevreye iki kucuk cocukla dalmadim mi..Kocam is bulsun, ben isimi oturtayim diye tirmalamadim mi..Bin tane zorluk yasarken bunu kimseye caktirmamak icin debelenmedim mi.. Hasta olup yatak dosek yattigimda annem anlamasin diye "internet baglantisinda sorun var o yuzden goruntulu gorusemeyiz" diye  yalanlar uydurmadim mi..Hala alismaya, sisteme dahil olmaya calirmiyor muyum.. Daha donup niye Turkiye'ye bakiyorum ki o zaman.. Ben bakmamayi hak etmedim mi..

Baktigimda gordugum hic iyi birsey olmuyor ki..Az bile baksam Ozgecan'i da, katledilen kuzey ormanlarini da, kadin cinayetlerini de, is kazasi olumlerini de, secim karmasasini da, secim sonuclarini da, hala hukumet kurulamamasini da, patlayan bombalari da, oldurulen polisi askeri de,Suruc'u da, "bir kadin olarak sus"u da goruyorum..

Bir kadin olarak susamiyorum ve tum sevdiklerim orda oldugu icin yuzumu oradan ceviremiyorum..
Araf dedikleri bu olsa gerek..

Keske su haritadaki gibi hayata kolaydan baslamis ve hep ordan devam etmis olsaydik..