En buyuk derdiniz cocugunuz degil mi?
Ne yapacak, nasil adapte olacak, gidecegi ulkenin dilini nasil ogrenecek, nasil arkadas edinecek, Turkiye'deki ailesinden, arkadaslarindan, okulundan nasil ayrilacak, dil bilmeden gittigi okulda hangi dersi nasil anlayacak da basarili olacak, basarisiz olursa bunalima mi girecek, Turkiye'deki hayatini cok mu ozleyecek, onu boyle bir yolculuga surukledigimiz icin bizi suclayacak mi yoksa aslinda onun iyiligi icin yaptigimizi anlayacak mi, gidecegi ulkenin dilini bilmiyor, gitmeden once ders mi aldirsak, ordaki derslerle ilgili kendi haline mi biraksak yoksa destek mi alsak, aslinda isin psikolojik boyutu cok zor, pedagoga mi gitsek??
Bu sorular durmadan sizin de zihninizde donuyor mu Sevgili Gocmeye Niyetli/ Kararli Anne Babalar?
Donuyor, biliyorum! Bu sorular biz gocmeye karar verdigimizde uykularimi kaciran, karnima agrilar sokan sorulardi!
Hele bir de biz tasinmadan 2-3 hafta once Demir'in vucudunda dokuntuler olunca "Cocuk icine atiyor, aslinda hic istemiyor da bize rol mu yapiyor acaba" diye iyice panige kapilmistim.
Gecmis 2.5 yillik okul / ev / sosyal hayat deneyimimize bakarak soyleyebilirim ki bu cocuk insanlari adaptasyon konusunda anne-baba insanlarindan daha becerikli.
Ben hala "Ay cumleyi yanlis kurmayayim, dilbilgisi kurallarina uyayim, aksanimi da duzgun tutayim" derken istedigim cumleyi kuramiyorum. Demir ise hic Ingilizce bilmedigi zamanlarda bile kafa goz yara yara, isaret dilini kullanarak ya da farkli anlatim yollari bularak sorununu cozuyordu. Bakiniz buraya geleli 15 gun olmus, Demir hic Ingilizce bilmiyor , disardayiz ve cisi geliyor. En yakindaki restorana dogru hamle yapiyorum, "sen gelme , ben hallederim" diyor. Yas 7, Ingilizce sifir, kendine guven tavan! Ben peki deyip restoranin camindan iceriyi gozluyorum, Demir garsona gidip bir sey soyluyor, garson anlamiyor, Demir tekrarliyor, garson guluyor ve Demir'e tuvalete kadar eslik ediyor. Demir geldiginde "Nasil anlattin, neden sana guldu garson" diyorum. Demir'den cevap : Toilet please dedim anlamadi, tekrarladim gene anlamadi, I am Turkish dedim beni tuvalete goturdu, sana hallederim demistim anne!"
Okula ilk basladigi gun kagida "aciktim, tuvalete gidebilir miyim, annemi arar misiniz" cumlelerini hem Ingilizce hem Turkce hem de Turkce okunuslu Ingilizce yazip cocugun cantasina koymustum (Ken ay go tu di toylit?) Mudure butun gun danismada beklemeyi teklif etmistim de bana garip garip bakmisti. Sonra Demir okuldan cikana kadar Ayhan'la evdeki masada onumuzde telefonlar tek kelime konusmadan garip bir ruh hali icinde beklemistik. Demir'i almaya gittigimizde yuzundeki rahat ve keyifli ifadeyle nasil rahatladigimizi anlatamam.
Burda 2 tam okul yili + 1 donem okula giden Demir'in okuldaki odul torenindeydik dun! Okulda ve okul disindaki gorev ve sorumluluklarini yerine getirdigi icin, okula uyum sagladigi icin aldi odulu..
E simdi ben gozumde yaslar, bogazimda dugumle cilginca alkislamayi hak etmiyor muyum Sevgili Okuyucu ! :)
Pedagoga gitmedi, buraya gelmeden once Ingilizce ders almadi, burda okula baslar baslamaz ekstra ders destegi almadi.
Buraya gelirken ve o her zorlandiginda soyledigimiz tek sey "Sen mutlu olmazsan donecegiz" idi ve bu konuda cok ciddiydik, Demir mutsuz olsaydi donecektik. Galiba bu onun kendisini daha iyi hissetmesine ve adaptasyonuna yardimci oldu.
Evet Turkiye'deki ailesini, arkadaslarini ozledi , ara ara cok agladi ama burayi da cok sevdi.
Simdi cok guzel bir aksanla cok iyi Ingilizce konusuyor (hatta benim aksanimi begenmiyor :)), bir suru arkadasi var, okulda gayet basarili..
Diyecegim o ki, su an soru isaretleriyle bogusan Sevgili Gocmeye Yakin Anne Babalar, sakin olun, cocugunuz sizden daha kolay adapte olacak hatta onun bu adaptasyon basarisi size ilham verecek..
Ne güzel söylemişsiniz,ellerinize sağlık. Aynısını yaşadım tek farkı "mutsuz olursanız döneceğiz"i hiç ifade etmedim. Ben gramere takılıp duraksarken onların kurdukları her cümle yüreğime su serpti, okulda yazdıkları kompozisyonlarda bilmediğim her kelimeyi bana ingilizce anlatıyorlar. İki çocuğumun da çok beğendiğim arkadaşlıkları var. İkisi de(6-8 yaş) yes-no dışında bir kelime dahi bilmiyordu 2 yıl önce. Ne özel ders ne hazırrlık, pat diye geldik ve okulun özverisine hayran oldum. O çocuğun okuldan keyif alması için her şeyi yaptılar. Okulu sevmeden öğrenme olmaz değil mi? Buraya geldikten sonra anladım ki gelmeden önce çocuklarımız ne yapar dediğimiz korkular aslında biz herşeyi bırakıp terk edip yeni başlangıç yaptığımızda BİZ ne yaparız? Nasıl başederiz?di. Boşu boşuna çocuklarımıza korkularımızı yüklemişiz. Onlar bizden daha cesur ve yaratıcı. Kendimden çok onlarla gurur duyuyorum ben de sizin gibi, iyi ki her şeyi bırakıp gelmişiz:-)
YanıtlaSilEn guzeli de bu "iyi ki" degil mi zaten :)
YanıtlaSilEn guzeli de bu "iyi ki" degil mi zaten :)
YanıtlaSil