12 Nisan 2015 Pazar

Yoo ağlamadım, sadece gözüme bişey kaçtı :(

Bu blogun ilk konusuydu; gitmek mi zor kalmak mı?

O zaman gidendim, şimdi kalan..O zaman gidenin gözünden yazmıştım, şimdi kalanınkinden yazıyorum.

O zaman da demiştim, eminim ikisi de yaşayana zor diye..

İki buçuk aylık özlemden sonra annemiz ve babamız bizi ziyarete geldi. Normalde haftada en az iki kere görüşürken iki buçuk ay ara verince nasıl olacak, çocuklar, özellikle Çınar nasıl karşılayacak demiştik. Sanki 3-5  gün önce ayrılmışız gibi karşıladı çocuklar. Özlem çok ama sanki ayrılmamışız gibi kaldığı yerden devam etti herkes.

Gelecekleri günü beklemek, hazırlık yapmak, gidip onları hava alanından karşılamak günlerimizi neşelendirdi. Onlar buradayken bir sürü program yapıp (topu topu iki buçuk aydır buradayız ama onları gezdirecek kadar öğrendik şehri :)) bütün gün şehri gezdirmek çok keyifli oldu. Onlarla beraber biz de daha önce gidemediğimiz yerleri gördük. Ama gel gör ki sayılı gün çabuk geçti. Sıkıntılıyken kendini 1 yıl kadar uzun hissettiren 10 gün bu sefer kanatlanıp uçtu sanki. Sanki dün gelmişler gibi bugün bize yine hava alanı yolu gözüktü. İçimden "inşallah uçağı kaçırırlar da gidemezler"  diye geçirsem de, evden vaktinde çıkmamak için ayak sürüsem de uçağın kaçmayası tuttu :)



Hava alanı ve vedalaşma kısmında ağlamadık tabi, sadece gözümüze bişey kaçtı. Omuzlar düştü, boyunlar büküldü, babaanne ve dedesiz eve girmek zor geldi.

Vizelerinin olduğunu ve istedikleri zaman gelebileceklerini bilmek güzelmiş ama geleni bir daha ne zaman göreceğini bilmemek kötüymüş..

Ve insan kimin ne zaman geleceğini bilmek istiyormuş çünkü bir UMUTMUŞ YAŞATAN KALANI..







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder