19 Mayıs 2020 Salı
Göçmen kadınlar Covid'i döver!!
Dün Ayşe Arman'ın Sertab Erener ile yaptığı röportajı okudum, Covid süreciyle ilgili canım Sertab demiş ki "Saçımı kendim boyadım, domestik Sertab'a geri döndüm, temizliğe, bulaşığa,ev işlerine.. İnsan mecbur kalınca herşeyin üstesinden geliyormuş"
Göçmen kadınların, bu mecbur kalınca herşeyin üstesinden gelmesi tam olarak göçtükleri zamana tekabül ediyor aslında, Covid ile falan ilgisi yok. Çarşıdan aldım bir tane eve geldim bin tane gibi.. Türkiye'deyken bir tane, göçünce bin tane kadın çıkıyor içinden. Hem de senin bile varlığından haberdar olmadığın..
Zayıf sandığın bir özelliğin göçünce sana avantaj olarak da dönebiliyor. Benim kurumsal hayattaki en zayıf özelliğim olan "iş delege edememe" göçünce çok işime yaradı mesela. Her işi yapmak zorunda kalmak çok da şoka uğratmadı beni.
Ben buraya Türk standartlarına göre üretilmiş kocayla geldim, kendisine "İş bölümüne uygun, ev işlerine yardımcı, Avrupa bakış açılı koca" uygulamasını indirip de hayat benim için kolaylaşana kadar benim içimden şunlar çıktı:
Aşçı: Aslında yemek işi burda kolay. Marketlerde hazır yemek seçenekleri çok fazla. Çocuklarım düzgün beslensin, içinde ne olduğunu bileyim demiyorsan mesele yok. Ben göçtüğümde küçük oğlum 1.5 yasında bile değildi, beslenme benim önemsediğim bir konu, o zaman haydi mutfağa..
Tamirci: Bozulan birşey için tamirci çağırmak yerine araştırıp kendimiz tamir etmeye çalışıyoruz artık. Yaşasın Youtube videoları! Mutfağının zeminini laminat kaplayan, bahçesine shed yapan arkadaşım var, hayranlıkla izliyor, 40 fırın ekmek sonra onun seviyesine gelmeyi hayal ediyorum :)
Organizatör: Alışveriş yap, yemeği hazırla, yapılacak işleri hallet ama okul çıkış saatine de yetiş, yarının toplantısına hazırlan, gömlekleri ütüden al, çocuklara okul çıkışı atıştırması ayarla, işle ilgili yapman gereken araştırmayı yap... Buna 50 madde daha ekleyebilirim de okuyucuyu baymamak için burda kesiyorum..
Bahçıvan: İtinayla çiçek öldüren ve "Ben alırsam nasıl olsa ölecek bari sebebi ben olmayayım" deyip almadığım bitkiler, çiçekler artık yaşar oldu. Ben de şaşkınım :) Gaza gelip bahçeye birkaç şey ektim, merakla izliyorum.
Bakkal çırağı: Burda marketi arayıp "bi ekmek, 2 süt diyemiyorsun", o zaman da iş başa düşüyor.
Temizlikçi: Senin temizlik anlayışın ile temizlik yapan kişininki uymayınca ya da temizliği yapan bir süre sonra üstünkörü temizlemeye başlayınca "ben bundan daha iyisini yapabiliyorsam neden temizlik konusunda yardım alıyorum" demeye başlıyorsun.
Terzi: Ah o pantalon paçaları, hala potsuz yapamasam da ilerleme kaydediyorum. Terzi yok mu diyeceksiniz, var elbette ama iki pantalonu £15e alıp sadece birinin paçası için £15 vermek bir türlü içime sinmiyor.
Tasarımcı: Allahım o bitmeyen kostümlü aktiviteler yok mu! Herbiri için kostüm alsan hem maliyet hem evde nereye koyacağım derdi. En iyisi kendi kostümünü kendin tasarla yeter ki çocuklardan süper fantastik talepler gelmesin. Şimdiye kadar melek, kuzu, Romalı asker ve Mısırlı kostümlerinin altından kalktım, önümüzdeki maçlara bakıyorum.
Vize memuru: Bu memleket "Gel canım, kafana göre takıl" demiyor tabi, bunun bir vize süreci, toplanan evrağı, tutturulması gereken cirosu, takip edilmesi gereken kuralları var.
Muhasebeci: İşi yürütürken tutturman gereken hedefler, o hedeflerin hesabı kitabı var.
İş kadını: Kurup devam ettirmek gereken bir iş, yeni müşteri bulması, pazarlaması, satması var
Amele: Bu süreçte herşeye yetişmeye çalışırken baktım ki balataları yakıyorum, yeni bir hobi edineyim dedim. Normal insan örgü, nakış, boyama falan yapar. Ben kalktım çimentodan objeler yapmaya merak sardım, baya baya çimento kardığım bir dönem oldu :)
Bizdeki "Kadın dediğin sokakta hanımefendi, mutfakta aşçı..." lafı biz göçmüş kadınlar için " Sokakta bakkal çırağı, mutfakta aşçı, okulda kostümcü, işte patron, salonda terzi, banyoda amele, bahçede muhasebeci...."
Demem o ki: Eyyyyy Covid, biz senden önce zaten içimizdeki potansiyeli fark etmiştik. Bizi "kendi işini kendin yap" politikasıyla yıldıramazsın!!!