Valla mumkun..
Egitim sistemi zaten Turkiye'dekinden cok farkli. Burda sistem ceza degil odul uzerine kurulu. Cocuklarin yaptigi her iyi sey odullendiriliyor, cocuk tum okulun katildigi torenlerde onore ediliyor, oyle olunca da daha cok takdir edilmek, daha cok aferin almak icin daha da ozenli davraniyor.
En sevdigim seylerden biri bu torenlerde cocuklari susturma taktigi. Yaklasik 400 cocuk toren alanina geliyor ve sessizce de olsa kendi aralarinda konusmaya basliyorlar tabi. Toreni baslatmak icin sahneye cikan mudur fisildayarak konusmaya basliyor. Onu duymak icin de mecburen herkes susuyor tabi. Gecen hafta okulun son haftasiydi ve bol bol odul torenine gidince bu durumdan bir kez daha etkilendim ve kendi ogrenciligimi hatirladim. Biz bayrak toreni baslamadan once ciyak ciyak konusurduk, ogretmenler de susturabilmek icin bize bagirirdi.
Yillar once bizim evin dibindeki Atakoy Lisesi'nin muduru her bayrak toreninde cocuklara ana avrat kufur ederek susturmaya calistigi icin (bu da degisik bir egitim sistemiyse demek!!) annem her Pazartesi sabahi ve Cuma ogleden sonrasi telefonun basinda beklerdi, adam kufur etmeye basladigi an okulu arar ve "Ben Hurriyet gazetesinde muhabirim, mudur kufur edip bagirmayi kesmezse onu haber yapip cumle aleme rezil ederim" derdi. Yoo annem gazeteci falan degildi, sadece o da kendine gore muduru egitme sistemini bulmustu :D
Okulda verilen odullerden biri Headteacher Award (Mudur odulu) ve cocuklarin pek cok baslikta tamamlamasi gereken gorevleri iceriyor. En az bir spor yapmak, duzenli dis fircalamak, kendinden kucuk bir ogrenciye yardim etmek, uniformasini temiz tutmak, derli toplu olmak, kisisel bakimina dikkat etmek, okul disinda kendinden buyuklere yardim etmek, ev islerine yardimci olmak, restoranda catal bicak kullanarak yemek yemek gibi pek cok baslik var. Cocuklar 4.siniftan itibaren bu odulu almak icin calisiyorlar ve bronz, gumus ve altin odulu alarak 6.siniftan mezun oluyorlar.
Demir odullerini alarak ilkokuldan mezun oldu ve Eylul itibariyle secondary school (orta+lise) baslayacak. Yeni okuluna kolay adapte olsun diye o kadar cok aktivite yapildi ki yeni okulda yabancilik cekmeyecek. Once veli ve cocuk katilimli tanitim toplantisi, sadece cocuklarin katildigi adaptasyon gunleri, veli-okul-cocuk arasinda is akdi gibi bir anlasmanin imzalandigi uyum toplantisi ve velilerin yeni velilerle tanismasi icin okulda barbeku partisi..Su anda Demir de biz de yeni okula haziriz ve yeni okul yili icin enerji toplamak uzere Turkiye'ye gidiyoruz.
Daha havaalaninda bagaj trolleylerinin parkina park etmis arabalarla kavga etmeye baslamamam umidiyle herkese iyi tatiller :)
24 Temmuz 2018 Salı
28 Haziran 2018 Perşembe
Gocmeyi dusunenlere hap seklinde bilgiler..
Pazar gunku secim sonuclarindan sonra 3.buyuk goc dalgasinin (Gezi olaylari ve 15 Temmuz sonrasi) gelecegini dusunuyordum ki bazi arkadaslarimiz alternatif ulkeler bakmaya, biz bu yoldan daha once gectigimiz icin de bize fikrimizi sormaya basladilar bile. Coookk sevdigimiz bir arkadasimizin gocmekle ilgili sorularina Ayhan o kadar dogru ve hap gibi bilgilerle cevap verdi ki bu hafta onu misafir yazar olarak agirlamaya karar verdim.
Gocmeyi planlayanlar, buyrun kocamin kaleminden okuyun..
------------------------------
Gocmeyi planlayanlar, buyrun kocamin kaleminden okuyun..
------------------------------
Manevi Kisim :
Aileden uzak kalmak - Her ne kadar yaparim gibi gelse de annenden, babandan, kardesinden, agabeyinden uzak kalmak, hayati onlarla paylasamamak, sikintilari oldugunda destek olamamak-cogunlukla haberinin bile sonradan olmasi.
Arkadaslardan uzak olmak - 30 yildir beraber yasadigin bircok sey paylastigin, yanlarinda gercekten cok rahat ettigin, herhangi bir egonun olmadigi, muhabbetinin buyuk cogunlukla uydugu, ozetle cok sey konusmadan cok sey anlatabildigin insanlar cok buyuk bir eksiklik duygusu yaratacak hayatinda. Bastan kopmadim diyeceksin hatta kendini buna ikna bile ettigine inanacaksin daha sonra onlarin hayatlarina, bulusmalarina devam ettigini gormek cok koyacak.
Evlilik - Biz yaklasik 15 yildir evliyiz karimla, gercekten evlilik muessesi cok zorlaniyor bu disarida yasama surecinde, bildigin gotgotesin, kizdin mi tek muhatabin esin, gerildin mi yine esin, sevindin mi yine esin, bir bakacaksin bir sure sonra telefonunda son aramalarda sadece esinin adi var, hem gelen hem giden aramalarda. "Bi git ote" deme sansin yok zira biliyorsun ki yine bir tek o var.
Cocuklar - Bu biraz uzun bir baslik;
- Biz hepimiz ailelerimiz yaninda yogun ilgi alaka ile yetistirildik. Hele benim ailem tam bir cumbus idi. Cocuklarinin tek basina kaldiklarini goruyorsun. Acigi yine sen kapatmaya calisiyorsun, ulkende bu yuk kismen sevdiklerin tarafindan uzerinden alinirken sevdiklerinle bir dogumgunu kutlayamamanin nasil koydugunu ancak o zaman anlayacaksin.
- Cocuklarini bu ilgi ve alakadan uzak birakmanin dogru olup olmadigini, onlarin hayati uzerinde boyle bir hukmun olup olmadigini sorgulayacaksin. Hic bitmeyecek hep sorgulayacaksin.
- Buyuk anne ve buyuk babalari, amcasi, dayisi, halasi, yengesi, kuzenleri ile arasindaki baglar kopmasin diye ugrasacaksin, ilk geldiklerinde buyuk bir hasretle telefona atlayip akrabalariyla konusmaktan zevk alan cocuklarin, zaman gecip buraya alisinca bu gorusmelere daha az tezahurat yapacaklar, ugrasacaksin ki telefona gelsinler. O sirada anne babanin suratindaki mutsuzlugu goreceksin, icin bir acayip olacak, cocuklarin icin sevineceksin buraya alisiyorlar diye, cocuklarin icin uzuleceksin baglarindan kopuyorlar mi acaba diye, anne baban icin cok uzuleceksin ama elden hiiiic birsey gelmeyecek.
Kultur - Gideceginiz ulkedeki durum ne olur bilemem tabi ama neden farkli insanlar, farkli toplumlar, farkli kulturler var diye soveceksin, burada muhatap oldugun yerlilerin 40 yildir biriktirdiklerini 1-2 yil icinde ogutmeye calisacaksin, onlari yakalamaya calisacaksin, cok yoracak ama yapacaksin/yapmalisin yoksa disarida kalirsin.
Maddi Kisim:
Hazira dag dayanmaz - Bizim gelirken tum hesaplamalara gore 1 yillik naktimiz vardi, yalan oldu, 6nci ayda dibini gorduk, is bulamasaydim bye bye UK diyecektik
Tum hayatsal baglantilar/iliskiler - buna herseyi kat, elektrik - su - dogalgaz baglatmak (ben eve tasinmadan once emlakciya uzun uzun bunlarin erken baglanmasinin ne kadar onemli oldugunu, kucuk cocugumuz oldugunu kac defa anlattigimi ve adamin da bana uzayliya bakar gibi baktigini unutmayacagim hic), tv seyretmek, sinemaya gitmek, cep telefonu kullanimi, ulasim kartlari, ulasimin kendisi, banka iliskileri (otomatik odemeler - kullanilan terimler - hesap acmak - kredi karti almak), vergi odemek, saglik sistemi, hukuk sistemi, ev kiralamak vs vs vs; akliniza gelebilecek bu tip hersey, yeni ulke farkli kultur oldugu icin TR de bunlari gozun kapali kolaylikla yaparken burada hicbir fikrin olmadigi bu basliklarda alisik oldugun reflekslerle hareket edip ya hicbir yere varamiyorsun ya da komik gorunuyorsun. Farkli kulturler farkli refleksler.. Hepsi ciddi sikinti, cozulmuyor mu? Tabi ki cozuluyor ama kendi ulkende her turlu olayda sebep ve sonuc iliskisine hakimken yabanci bir ulkede ne yaparsan ne ile sonuclanacagini ogrenmek bile zaman aliyor, bunu bazen zarar gorerek ogreniyorsun.
Sinirsiz oturumunu almadan hicbirseye uzun vadeli bakamayis, baslangicta yabanci olma durumunun (ki bunu yukaridaki "manevi kisim" basligina da ekleyebiliriz) getirdigi ozgur karar alamama hali. Araba alacaksin? Is kuracaksin? Belki ev alacak gucun var? Mortgage'e gireceksin? Canin bagirmak taskinlik yapmak istiyor ama ileride benim durumumu etkiler mi?
Ben oranin para birimi daha ucuz buranin daha pahali kavramini tam anlayamiyorum. Suradan ornek vereyim, 60Bin TL paran var, bunun Pound karsiligi da £10Bin. TR de 60Bin ne degerde ise burada da £10Bin o degerde. O paraya ne is yapabiliyorsan burada da benzer is yapiyorsun.
--------------------
Bu kadar hap bilgiyi de baska yerde bulamazsiniz valla, yazmasi ve paylasmasi bizden, degerlendirip karar vermesi sizden...
21 Mayıs 2018 Pazartesi
Ingiliz usulu kerevetine cikmak!
Cok sukur sonunda Prens Harry ile Meghan Markle'i evlendirdik de rahatladik Sayin Okuyucu...Bir Royal Wedding gormek her kula nasip olmaz yani, artik olsek de gam yemeyiz :P
Prensin bu kizla iliskisi ortaya ciktigindan beri gazetelerde okumadigimiz kalmadi zaten. Yok efendim gelin namzedi Amerikaliymis, teni koyu renkliymis, ciplak resimleri varmis, babasiyla sorunluymus, kiz isteme sirasinda kahveyi kopuklu yapamamis, asil kandan degilmis, prensten buyukmus, nisan bohcasinda prens icin pijama yokmus, daha once evlenip bosanmis aaa rezaletmis!! Hayir bize neyse! Harry begenmis almis kime ne.. Kraliceye kalmadan gazeteler bol bol kaynanalik yapti valla!
Kraliyet ailesi burda pek sevildigi icin insanlar kendi ailelerinden biri evleniyor gibi davrandi, Ingiliz olmayanlar bile.. Cuma gunu cocuklarin okulunda nerdeyse butun anneler toren hakkinda konusuyorlardi. Alman bir veli gelip bana heyecanla "Yarin toreni izleyecek misin?" dedi. Ben hayir deyince de pek sasirdi. Ben de onun sasirmasina sasirinca bir sure birbirimize bos bos baktik.. O anlamsiz ve uzun sessizlik biraz garip oldu evet!
Dugun okullarda da cocuklara "Dunyayi ve Ingiliz degerlerini anlamak" basligi altinda bol bol anlatildi. Cinar'in sinifi dugun icin okulda parti yapti. Cinar dugunle ilgili tum detaylari ogrenmis. Prens Harry ve Meghan cok iyilermis, evleneceklermis, sokaklardaki bayraklar Royal Wedding icin asilmis. Marketin dergi reyonundan bana kapaginda Harry ve Meghan'in resminin oldugu bir dergi aldirmaya calisti. Istemiyorum deyince de "Ama cok begeneceksin"diye beni ikna etmeye calisti. Bakti ki ben ikna olmuyorum "Sen neden dugun icin heyecanlanmiyorsun"dedi. Yahu neden heyecanlanayim, gelin ya da damat anne tarafindan kuzenim mi? Ya da bana altin takacaklar da haberim mi yok!
Insanlar Cuma gununden evlerine bayrak asmaya, birbirlerine "Iyi dugun izlemeler" seklinde temennide bulunmaya ve marketleri yagmalamaya basladilar. Cuma gunu saat 16.00da koca markette sut, yumurta bulamayinca durumun vehametini anladim. Boyle bos raflari bir de Christmas zamaninda gormustu bu gozler.
Cumartesi bizim mahallede birkac sokak, sokak partisi icin trafige kapatildi. Sokaklara sofralar kuruldu, insanlar hep beraber yedi icti, eglendi.
Dugune yakin olabilmek icin aylar onceden Windsor'da ev kiralayan, kraliyet ailesinin arabalari gelirken ciglik cigliga tezahurat yapan, arabanin icindeki gelini 2 saniyeligine gormek icin kalenin onunde bekleyen cilgin kalabaliktan bahsetmiyorum bile!
Bir yandan Ingilizlerin her durumdan kutlanacak birsey cikarmasi ve eglenmesi cok hosuma gidiyor ote yandan bir nikah icin neden bu kadar heyecanlandiklarini anlamayip kendimi uzayli gibi hissediyorum.
Yeni evliler bir yastikta kocasin, cocuk yapmak icin de cok beklemesin zira bir sonraki kutlama icin Prens George'un evlenmesini bekleyeceksek yandik!
3 Mayıs 2018 Perşembe
Ingiliz Havasi
Kotu hava depresyon sebebi midir? Kesinlikle EVET!
Ingiltere'ye tasinmadan once direnc gosterdigim konulardan biri de iklimdi. Ben gunes insaniyim, yaz cocuguyum, karanlik, kasvetli, yagmurlu iklimde depresyona girerim diyordum. Londra'ya kesfe Haziran ayinda geldik ve hava bize en guzel halini gosterdi. Hatta Ayhan ile "Insanlar gelmesin diye filmlerde karanlik ve kasvetli gosteriyorlar herhalde" diye dalga gecmistik. Lakin kazin ayagi oyle degilmis..
Burda gecen (daha dogrusu bir turlu gecemeyen) 3 kis mevsimi sonunda artik emin oldum ki burda her an her mevsimi yasayabilirsiniz. Bize ilkokulda ogrettikleri gibi kuzey yarimkurede Aralik-Ocak-Subat kis, Mart-Nisan-Mayis ilkbahar falan degilmis, o mevsimler sadece o zamanlar Turkiye'de gecerliymis..
Burda yakit faturasi icin cesitli sozlesmeler var, bir tanesi aylik sabit ucret. Servis saglayiciyla konusup "Biz aylik sabit odeme yapmak istemiyoruz zaten Haziran, Temmuz, Agustos'ta yakmayiz ki" dedigimizde adam cok sasirmisti. Sasirmakta hakliymis meger, Ingiliz Agustosunun Turk Agustosuyla uzaktan yakindan ilgisi yokmus, Agustos'ta burda kalin mont giyilir, toplu tasima araclarinda isiticilar calisabilirmis!
Istanbul'da yasarken yazlik/kislik kiyafet merasimim vardi benim. Kis gelince kisliklar hurctan cikar, yazliklar hurca girerdi. Burda ne mumkun! Ayni gun icinde 3 farkli mont giydigim oluyor. Sabah cocuklari okula birakmaya giderken kislik palto, oglen disari cikarken daha ince ve kisa bir mont, ogleden sonra cocuklari almaya giderken pardesu. Dolabinda yazlik,kislik, baharlik her an kullanima hazir olmak zorunda. Insanlar gunese o kadar hasret ki azicik gunes gorseler benim hala bot giydigim havada parmak arali terlikle kendilerini sokaga atiyorlar. "O kadar para verip aldim yazlik sandaleti, gunesi gorur gormez giyeyim bari" kafasi olsa gerek :)
Burda insanlar da bir garip. Farkli ulkelerden ve iklimlerden geldikleri icin herhalde, ayni anda sokakta biri atki -bere- palto, digeri mini etek, sandalet giymis insanlari gorebiliyorsunuz. Hava resmen bizimle dalga geciyor, kafamizi karistirmak icin elinden geleni ardina koymuyor. Insanlar da ne yapsin !
Mesela yaz mevsimi dedigimiz sey burda reklam cekimi seti gibi, sadece birkac gun suruyor. Iki hafta once Ispanya'dan sicak hava dalgasi geldi aniden 30 dereceleri gorduk. Kosa kosa parklara gidip cayira cimene yayildik, tam "bu sene gec geldi ama sonunda yaz geldi" dedik ki gene soguk hava dalgasi! Bugun Mayis'in 3u ve hava sabah 3 derece! Disarda resim cekip "Ekim ayinda bir ogleden sonra" desem insanlar inanir, o derece!
Yapma Ingiliz iklimi! Ingilizi, gocmeni, herkes havadan sikayet ediyor.
Biz de insaniz, gunese, D vitaminine, isiya ihtiyacimiz var.. Azicik dagitiver bulutlari da icimizin bulutlari da dagilsin. Hayir bunun yasliligi, depresyonu, kemik erimesi, kas zayifligi var sonra memleketin basina saglik gideri olarak dert olmayalim!!
27 Mart 2018 Salı
Bagzi(!) Turklerin bagzi(!) ozellikleri uzerine guzelleme..
** Bu yazi bolca genelleme ve bir kisim ofke icerir, polemik yaratmasi, damariniza basmasi muhtemeldir. Bu yazida anlatilan herkes tabii ki ve sukur ki ayni degildir..
Gecen hafta Ankara Anlasmasi ile ilgili degisikligi yazmistim, simdi de bu degisiklige burdaki Turk halkinin verdigi tepkiyi yazacagim.
Bir kisim Turk, bu degisiklikten etkilenip etkilenmedigine bakmaksizin, yeni duzenlemenin haksizlik oldugu konusunda birlesti ve aksiyon alma yoluna gitti.Ote yandan avukatlar konu uzerinde calismaya basladi, kimi su an kanunu didik didk inceleyip diger avukatlarla isbirligi yaparken kimi muvekkilleriyle bir hareket baslatti. Tum bunlarin yaninda bir de petition (imza kampanyasi) basladi. Eger 10.000 kisi kampanyayi imzalarsa hukumet bir cevap vermek zorunda kalacak. Kampanyaya katilmak icin tek sart Ingiltere'de yasiyor olmak.
Bu kampanya bir Facebook grubunda duyuruldu. Bu grup Ingiltere'deki Turkler ile Ingiltere'ye goc etmeyi planlayan Turklerden olusuyor. Bu grupta cok fazla bilgi paylasiliyor, insanlar birbirinden yardim istiyor. Nerde misir unu bulurum sorusundan egitim sistemine kadar pek cok soru soruluyor, tecrubeler paylasiliyor. Bu gruptaki 22.000 Turk uyenin 15.000i Ingiltere'de yasiyor. 15.000... On bes bin... ON BES BIN!!! Yani ihtiyac olan imza sayisinin %50 fazlasi. Peki su ana kadar toplanan imza kac? 3900!!!!
Bu imzalari verenlerin hepsi de Turk degil. Mesela benim bir Fransiz bir Macar arkadasimin imzaladigini biliyorum.
Bu durumda Nerdesin kalan 11.000? Niyetin, amacin ne? Londra'da nerden kefir bulurum sorusunu sorarken burdaydin da simdi is imza vermeye gelince nerdesin?!
Farkli platformlarda insanlar Turklerin kotu ozelliklerine degindikce kizip savunmaya gecerdim, bende bile savunacak mecal birakmadiniz Sayin 11.000!!
Ben buraya ilk tasinip is yapmaya basladigimda uzun yillardir burda olan bir Turk arkadasim "Turklerle is yapma, kazik yersin" dediginde cok bozulmus, inanmamistim. Ilk kazigi bir Turk musteriden yedim!!
Buraya tasinmak ve isimi baslatmak icin arastirma yaparken konustugum burda 20 yildir yasayan Turkler beni vazgecirmeye calismisti. Hatta birinin tezi suydu "Kucuk cocuklarin varmis, onlari aile buyuklerinden ayirmak yazik degil mi, Turkiye ne guzel ulke, ekonomisi buyuyor, egitim, saglik bedava. Gelme buraya, burasi hic iyi bi ulke degil, pahali,guvenliksiz,cocuklar dejenere, uyusturucu kullaniyor.." Ben adama "Abi madem bu kadar sikayet ediyorsun, senin de kucuk cocugun varmis, annen baban da Turkiye'deymis, sen neden Turkiye'de yasamiyorsun" deyince salak bir siritisla kem kum etmisti.
Sen gelmissin, yerlesmissin, benimle ne derdin var, neden beni baltalamaya calisiyorsun, birak deneyip kendi gozumle goreyim.
Birbirini baltalama, asagi cekme hali her millette var mi yoksa biz Turklere ozgu mu acaba?! Bir avukat ayni Fb grubundan duyuru yapip mahkemeye gitmek icin maksimum sayida insandan vekalet toplamaya calisiyor, baska bir hukukcu! cikmis "Vekalet istemek etik degil, yaptiginiz yanlis" deyip destek olmadigi gibi bir de kostek olmaya calisiyor. Peki kardesim madem oyle, cozum onerin ne? Yok! Neden ? Cunku cozum uretmek huyumuz degil. Biz anca negatiflik uretiriz, birbirimize celme takmaya calisiriz, emegiyle ekmegini kazanmaya calisanla dalga geceriz, iyi bir sey yapmaya calisana burun kivirir, "o olmaz" deriz. Kisa yoldan para kazanmaya calisiriz, emek vermeden bir seyleri elde etmek isteriz. Kendimiz gelip yerlesiriz, yerlesmek isteyene ulkeyi kotuleriz. "Ben cok zorluk cektim, o da ceksin" der yardim etmeyi reddederiz. Sonra da Avrupa bizi kiskaniyor! Yav he he! Avrupa senin neyini kiskansin? Cahil ve haset kafani mi, hicbir sey uretmeyip ureteni baltalamani mi?
Yazinin basinda da dedigim gibi cok sukur her Turk boyle degil ama sanki artik cogunluk Turk milleti zekidir, caliskandir diyen Ataturk'un Nutuk'undan degil Aziz Nesin'in Zubuk'unden firlamis gibi!
Kizginim evet!!
Gecen hafta Ankara Anlasmasi ile ilgili degisikligi yazmistim, simdi de bu degisiklige burdaki Turk halkinin verdigi tepkiyi yazacagim.
Bir kisim Turk, bu degisiklikten etkilenip etkilenmedigine bakmaksizin, yeni duzenlemenin haksizlik oldugu konusunda birlesti ve aksiyon alma yoluna gitti.Ote yandan avukatlar konu uzerinde calismaya basladi, kimi su an kanunu didik didk inceleyip diger avukatlarla isbirligi yaparken kimi muvekkilleriyle bir hareket baslatti. Tum bunlarin yaninda bir de petition (imza kampanyasi) basladi. Eger 10.000 kisi kampanyayi imzalarsa hukumet bir cevap vermek zorunda kalacak. Kampanyaya katilmak icin tek sart Ingiltere'de yasiyor olmak.
Bu kampanya bir Facebook grubunda duyuruldu. Bu grup Ingiltere'deki Turkler ile Ingiltere'ye goc etmeyi planlayan Turklerden olusuyor. Bu grupta cok fazla bilgi paylasiliyor, insanlar birbirinden yardim istiyor. Nerde misir unu bulurum sorusundan egitim sistemine kadar pek cok soru soruluyor, tecrubeler paylasiliyor. Bu gruptaki 22.000 Turk uyenin 15.000i Ingiltere'de yasiyor. 15.000... On bes bin... ON BES BIN!!! Yani ihtiyac olan imza sayisinin %50 fazlasi. Peki su ana kadar toplanan imza kac? 3900!!!!
Bu imzalari verenlerin hepsi de Turk degil. Mesela benim bir Fransiz bir Macar arkadasimin imzaladigini biliyorum.
Bu durumda Nerdesin kalan 11.000? Niyetin, amacin ne? Londra'da nerden kefir bulurum sorusunu sorarken burdaydin da simdi is imza vermeye gelince nerdesin?!
Farkli platformlarda insanlar Turklerin kotu ozelliklerine degindikce kizip savunmaya gecerdim, bende bile savunacak mecal birakmadiniz Sayin 11.000!!
Ben buraya ilk tasinip is yapmaya basladigimda uzun yillardir burda olan bir Turk arkadasim "Turklerle is yapma, kazik yersin" dediginde cok bozulmus, inanmamistim. Ilk kazigi bir Turk musteriden yedim!!
Buraya tasinmak ve isimi baslatmak icin arastirma yaparken konustugum burda 20 yildir yasayan Turkler beni vazgecirmeye calismisti. Hatta birinin tezi suydu "Kucuk cocuklarin varmis, onlari aile buyuklerinden ayirmak yazik degil mi, Turkiye ne guzel ulke, ekonomisi buyuyor, egitim, saglik bedava. Gelme buraya, burasi hic iyi bi ulke degil, pahali,guvenliksiz,cocuklar dejenere, uyusturucu kullaniyor.." Ben adama "Abi madem bu kadar sikayet ediyorsun, senin de kucuk cocugun varmis, annen baban da Turkiye'deymis, sen neden Turkiye'de yasamiyorsun" deyince salak bir siritisla kem kum etmisti.
Sen gelmissin, yerlesmissin, benimle ne derdin var, neden beni baltalamaya calisiyorsun, birak deneyip kendi gozumle goreyim.
Birbirini baltalama, asagi cekme hali her millette var mi yoksa biz Turklere ozgu mu acaba?! Bir avukat ayni Fb grubundan duyuru yapip mahkemeye gitmek icin maksimum sayida insandan vekalet toplamaya calisiyor, baska bir hukukcu! cikmis "Vekalet istemek etik degil, yaptiginiz yanlis" deyip destek olmadigi gibi bir de kostek olmaya calisiyor. Peki kardesim madem oyle, cozum onerin ne? Yok! Neden ? Cunku cozum uretmek huyumuz degil. Biz anca negatiflik uretiriz, birbirimize celme takmaya calisiriz, emegiyle ekmegini kazanmaya calisanla dalga geceriz, iyi bir sey yapmaya calisana burun kivirir, "o olmaz" deriz. Kisa yoldan para kazanmaya calisiriz, emek vermeden bir seyleri elde etmek isteriz. Kendimiz gelip yerlesiriz, yerlesmek isteyene ulkeyi kotuleriz. "Ben cok zorluk cektim, o da ceksin" der yardim etmeyi reddederiz. Sonra da Avrupa bizi kiskaniyor! Yav he he! Avrupa senin neyini kiskansin? Cahil ve haset kafani mi, hicbir sey uretmeyip ureteni baltalamani mi?
Yazinin basinda da dedigim gibi cok sukur her Turk boyle degil ama sanki artik cogunluk Turk milleti zekidir, caliskandir diyen Ataturk'un Nutuk'undan degil Aziz Nesin'in Zubuk'unden firlamis gibi!
Kizginim evet!!
21 Mart 2018 Çarşamba
Ankara Anlasmasi bitiyor mu?
Sen dusunur tasinir kurar kaldirirsin, ozellikle cocuklarin icin en iyisinin en dogrusunun hangisi olacagini tartarsin. Olasi zorluklari dusunur altindan kalkip kalkamayacagina bakarsin. Yol arkadaslarina bakarsin, neyi ne kadar kaldirabileceklerini hesap etmeye calisirsin. Sonunda bir karar verip yola cikarsin. Deniz kimi zaman alabora kimi zaman sut liman olur. Her kosulda yuzersin, su yutmamaya, keyfini cikarmaya calisirsin. Bir gun bir bakarsin kara gozukmus, ha gayret, az kaldi, biraz daha kulac atalim karaya cikacagiz derken o kadar beklenmedik bir sey olur ki kara ile senin arana bir duvar dikiliverir ve sen ne yapacagini sasirirsin.
Su an Ankara Anlasmasi ile ilgili durumumuz tam olarak bu! Yuzduk yuzduk kuyruguna geldik, artik son duzlukteyiz, Aralik'ta suresiz oturuma basvuracagiz derken Home Office suresiz oturum basvurularini kaldirdigini, bizim vize turumuzle 3er yillik uzatmalar yapilabilecegini, suresiz oturum ile ilgili yeni duzenlemelerin bilahare paylasilacagini acikladi.
E burasi hak hukuk ulkesiydi, insanlarin degeri vardi, insan haklarina onem veriliyordu, verilen hak geri alinamazdi, bu yapilan haksizlikti, biz bir anlasma dahilinde yola cikmistik, simdi kurallari nasil degistirirlerdi?!
Valla hop diye degistirdiler, bundan sonra ne olacagini biz de bilmiyoruz.
Korkumuzdan suresiz oturumu alana kadar ehliyet bile almayalim demistik. Tam suresizi almaya az kaldi, ehliyet alalim, bu kadar kira odeyecegimize artik Mortgage kosullarina bakalim diye niyetlenmisken oylece kalakaldik. Biz azicik kok salmaya calisirken Home Office "hop, oteki, kendine gel" dedi,
Ben zaten kendi ulkemde oteki olmustum, istenmiyordum, ozgur yasam hakkimi kaybediyordum, cocuklarimin gelecegi icin endiseleniyordum, burasi daha ozgurlukcu diye geldim e simdi burasi da beni istemiyor.
Bir yanim "insan olarak, insanlarin yarattigi devletler karsisinda su kadarcik degerimiz yok, istediklerinde buldozer gibi ustumuzden geciyorlar, bunca emegi, umudu, cabayi cope atiyorlar" deyip isyan ediyor, kiziyor, ofkeleniyor, diger yanim "sakin ol, hersey olacagina varir, ne olursa bizim icin iyisi olacak" diyor. Sonra ilk yanim "salak salak konusup kendini kandirma" diyor..
Su an olaylar bizim mudahale edemeyecegimiz boyutta oldugu icin kabullenip beklemekten baska care yok.
Kul kurar, kader gulermis ya, iste bu sefer Kul kurar, Home Office gulermis :(
7 Mart 2018 Çarşamba
Gocmen cocuklarin duygulari..
Baslamadan once: Bu yazi gocmek isteyip de bir sebepten gocmeyenleri, gocemeyenleri rahatlatacak bir yazi. Gocup de neden goctugunu sorgulayanlarin ya da gocmenliginin basinda olanlarin okumamasini tavsiye ederim.
Gocmenlik zor zanaat kardes. Aradan yillar gecse de aklinin, kalbinin bir kosesinde hep sorgulayici cumlelerin olmasi demek.
Gocmenlik yolculugumuzda 3 yili geride biraktik. Iki cocukla, ozellikle de onlarin gelecegi icin bu yola ciktik, cok badireler atlattik, kolu kirdik yeni icinde biraktik. Duzeni kurduk, alistik, sevdik. Cocuklar Ingilizce ogrendi, okula adapte oldu, mutlu mesut pembe panjurlu evimizde yasarken iki cocugumdan iki ayri sert darbe geldi.
Once Demir Christmas tatili icin gittigimiz Turkiye'den donunce fena coktu. Neden burdayiz, en sevdiklerimiz ordayken biz niye burda yasiyoruz isyaniyla geldi. Turkiye'deki mevcut durum hakkinda cok da fazla detay vermeden , onu urkutmeden anlatmaya calistim. "Sizin geleceginiz icin bunun daha iyi oldugunu dusunduk ve o yuzden geldik, mutsuz olursak doneriz." Birkac gunluk mutsuzluktan sonra normale donmustu ki gecen gun sert darbeyi vurdu.
"Anne, kendimi bir puzzle in uymayan parcasi gibi hissediyorum. Ingiltere bir puzzle ama ben buraya uymuyorum sanki".
Once bir yutkunup kalbimin acisini bastirip soyle cevap verdim :
" Demir senin puzzle in Ingiltere ve Turkiye'den olusuyor, sana ait parcanin da dort kenari var, ikisi buraya ikisi oraya uyuyor. Esas uymayan ve hicbir zaman uymayacak olan parcalar baban ve benim. Biz 35 yasimiza kadar orda yasadik, ailemiz, en yakin arkadaslarimiz orda. Burda edindigimiz hicbir arkadasimizla 35 yillik bir iliskiyi paylasma sansimiz yok. En derin duygularimizi, fikirlerimizi hicbir zaman istedigimiz seviyede bir Ingilizce ile ifade edemeyecegiz. Sen hem her duygunu, dusunceni Ingilizce ifade edebiliyorsun hem de burada yakin arkadaslar edindin. Bizim anne babamiz, abilerimiz yanimizda degil, sen anne baba ve kardesinle bir aradasin. Bir de bu acidan bak istersen".
"Haklisin aslinda anne" dedi ama bunu dili mi soyledi kalbi mi, bilmiyorum..
Tam bunu atlattik derken Cinar ile aramizda soyle bir dialog gecti.
(2 gundur hasta olan ve okula gelmeyen en yakin arkadasi David'den bahsediyor)
-Anne bence David Istanbul'a gitti.
-David hasta oldugu icin okula gelmedi, Istanbul'a gitmedi oglum.
-Sanmiyorum. Bence Istanbul'da.. Anne ben David'i cok ozledim
-Bence artik iyilesmistir, bugun okula gelir. Hem sen neden David'in Istanbul'a gittigini dusundun ki?
-Cunku benim butun ozlediklerim hep Istanbul'da oluyor.
Buyur burdan yak.. 4 bucuk yasindaki cocugun ozlemi algilama ve ifade etme sekline bak..
Gocmenlik kaygan bir zemin. Gocmenligin hangi yilinda olursan ol, ne kadar alisirsan alis, ne kadar dogru bir karar verdigini dusunursen dusun cocugundan gelen bir cumle o kaygan zeminde ayagini kaydiriveriyor..
Oyle iste...
Gocmenlik zor zanaat kardes. Aradan yillar gecse de aklinin, kalbinin bir kosesinde hep sorgulayici cumlelerin olmasi demek.
Gocmenlik yolculugumuzda 3 yili geride biraktik. Iki cocukla, ozellikle de onlarin gelecegi icin bu yola ciktik, cok badireler atlattik, kolu kirdik yeni icinde biraktik. Duzeni kurduk, alistik, sevdik. Cocuklar Ingilizce ogrendi, okula adapte oldu, mutlu mesut pembe panjurlu evimizde yasarken iki cocugumdan iki ayri sert darbe geldi.
Once Demir Christmas tatili icin gittigimiz Turkiye'den donunce fena coktu. Neden burdayiz, en sevdiklerimiz ordayken biz niye burda yasiyoruz isyaniyla geldi. Turkiye'deki mevcut durum hakkinda cok da fazla detay vermeden , onu urkutmeden anlatmaya calistim. "Sizin geleceginiz icin bunun daha iyi oldugunu dusunduk ve o yuzden geldik, mutsuz olursak doneriz." Birkac gunluk mutsuzluktan sonra normale donmustu ki gecen gun sert darbeyi vurdu.
"Anne, kendimi bir puzzle in uymayan parcasi gibi hissediyorum. Ingiltere bir puzzle ama ben buraya uymuyorum sanki".
Once bir yutkunup kalbimin acisini bastirip soyle cevap verdim :
" Demir senin puzzle in Ingiltere ve Turkiye'den olusuyor, sana ait parcanin da dort kenari var, ikisi buraya ikisi oraya uyuyor. Esas uymayan ve hicbir zaman uymayacak olan parcalar baban ve benim. Biz 35 yasimiza kadar orda yasadik, ailemiz, en yakin arkadaslarimiz orda. Burda edindigimiz hicbir arkadasimizla 35 yillik bir iliskiyi paylasma sansimiz yok. En derin duygularimizi, fikirlerimizi hicbir zaman istedigimiz seviyede bir Ingilizce ile ifade edemeyecegiz. Sen hem her duygunu, dusunceni Ingilizce ifade edebiliyorsun hem de burada yakin arkadaslar edindin. Bizim anne babamiz, abilerimiz yanimizda degil, sen anne baba ve kardesinle bir aradasin. Bir de bu acidan bak istersen".
"Haklisin aslinda anne" dedi ama bunu dili mi soyledi kalbi mi, bilmiyorum..
Tam bunu atlattik derken Cinar ile aramizda soyle bir dialog gecti.
(2 gundur hasta olan ve okula gelmeyen en yakin arkadasi David'den bahsediyor)
-Anne bence David Istanbul'a gitti.
-David hasta oldugu icin okula gelmedi, Istanbul'a gitmedi oglum.
-Sanmiyorum. Bence Istanbul'da.. Anne ben David'i cok ozledim
-Bence artik iyilesmistir, bugun okula gelir. Hem sen neden David'in Istanbul'a gittigini dusundun ki?
-Cunku benim butun ozlediklerim hep Istanbul'da oluyor.
Buyur burdan yak.. 4 bucuk yasindaki cocugun ozlemi algilama ve ifade etme sekline bak..
Gocmenlik kaygan bir zemin. Gocmenligin hangi yilinda olursan ol, ne kadar alisirsan alis, ne kadar dogru bir karar verdigini dusunursen dusun cocugundan gelen bir cumle o kaygan zeminde ayagini kaydiriveriyor..
Oyle iste...
30 Ocak 2018 Salı
Gocmekten ogrendiklerim..
Gecen hafta Istanbul'dan Londra'ya tasinmamizin ucuncu yilini idrak ettik Sevgili Okuyucu,
Burda uzun suredir yasayanlar, "Yillar goz acip kapayincaya kadar gececek, anlamayacaksiniz" dediginde "Yahu nasil olacak o is, anlamadan gecer mi?" diyorduk. Geciyormus. Kimi zaman yag gibi puruzsuz akarken kimi zaman diken gibi kanata acita geciyormus. Gecerken de cok sey ogretiyormus. Misal, ben gocmekten 3 yilda sunlari ogrendim:
- Gocmek, gocmemis bir insanin belki ancak uzun yillar sonunda edinebilecegi, belki de hic edinemeyecegi tecrubeleri cok kisa zamanda edinmeni sagliyormus.
- Gocmek sadece ulke degistirmek degilmis. Kafa yapini, hayata bakisini, karakterini, ruhunu degistiren, gelistiren bir yolculukmus.
- Gelecege yonelik plan yapmak cok da gerekli degilmis, o planlar degisebilirmis.
Demir yuvaya giderken endiselere gark olmustum. Ben kurumsal hayata donup maasimi inanmadigim bir egitim sisteminde ozel okullara mi vakfedecektim, kurumsala donmezsem cocuk devlet okuluna mi gidecekti, devlet okuluna giderse ne zaman, nasil yabanci dil ogrenecekti.. Bunlara endiselendigim gun, 5 yil sonra Demir'in Ingiltere'de yasayip Ingilizce'yi sular seller gibi konusacagini bilmiyordum tabi..
- Degistiremeyecegim seyleri kabul etmek icin caba sarf etmem lazimmis. Sen kabul etmeye dirensen de hayat sana bagirta aglata kabul ettirirmis. O yuzden degisimleri sakince karsilamak, hayati akisina birakmak lazimmis.
- Bulundugun kaba uyum saglamak guclu insanlara mahsus bir ozellikmis.
- Gocmek, sinirlarini, kapasiteni, ayakta kalma gucunu, becerilerini, yaraticiligini, kirilma noktalarini, sabrini, gucunu, sorun cozebilme yetenegini, bolunerek cogalma ve herseye yetisme becerini gormeni saglarmis. Bunlari gorup de kendini alkislamazsan, icinden cikan androidi takdir etmezsen "Yuh sana"ymis!
- Hayatindaki insanlari dogru konumlamak lazimmis. Uzakta olsa bile senin derdini,sikintini hisseden, elini ve varligini ustunden cekmeyen insanlari pamuklara sarip hayatinin en nadide yerine koyman lazimmis. "Acil durumda cami kiriniz" kutusunda sadece onlar varmis, digerleri traşmış :)
- Gocmek, sabir ve hosgoruyu gelistiriyormus. "Turkiye'de Arap harfleri kullaniliyor dimi?" diyene kafa atmadan sakince Ataturk'u ve devrimlerini anlatacak kivama getiriyormus.
-Kulturel olarak Ingilizlerden cok farkli oldugumuzu, iki kulturun iyi taraflarini sentezleyip kendince Turkinglish bir yol cizmek cok eglenceliymis.
- Gocmenlik yoluna ciktigin ekip cok onemliymis. Esin, cocuklarin, artik kiminle ciktiysan.. Seni dibe de batirirmis yuzeye de cikarirmis. Yola ciktigin ekip dogruysa, benim gibi her an sukredermissin, bu ekip olmasaydi basaramazdim dermissin.
-Insan denen varlik ozunde yalnizmis, o yalnizlikta en cok kendiyle basbasa kalirmis ve eger kendiyle bir derdi varsa onu cozmeden bu yalnizlikla bas etmek cok zormus.
- Cocuklarina verebilecegin en degerli hediye onlara yalnizliktan ve köksüzlükten korkmamayi ogretmekmis.
Peki butun bunlari ogrendin de uyguluyor musun derseniz,
"Durun yahu daha Level 3'teyim, gocmenlikte 20.yilim dolsun tekrar konusuruz :D"
16 Ocak 2018 Salı
Ah bu Ingiliz mufredati!!
Az sonra okuyacaginiz yazi yogun hiciv icerir, cok da şey etmeyin.. :)
Bu Ingiliz mufredati hakikaten cok enteresan. Cocuklari okula 4 yasinda baslatiyorsan bir suru sey ogretecek zamanin vardir degil mi?
Ben ilkokula 7 yasimda basladim, burdaki cocuklardan 3 sene geri kaldim, onlardan daha az sey mi biliyorum derken bir de baktim ki bunlar erken baslatiyor ama gerekli seyleri ogretmiyorlarmis.
Mesela ben 5.sinifta ayni anda bir arabayi Ankara'dan saatte 50km hizla, diger arabayi Istanbul'dan 75km hizla cikarip yolun kacinci kilometresinde karsilasacaklarini hesaplarken eszamanli actigim biri saatte 20 lt doldurup digeri saatte 48lt bosaltan musluklarin 300lt lik havuzu kacinci saatte doldurup arabalari yikayacak kadar suyu biriktirecegini hesaplayabiliyordum!!
Peki Demir 5.siniftayken ne yapiyordu? Okuldan gelen mektup soyle diyordu: "Bildiginiz gibi 3.siniftan beri cocuklari yuzmelerini gelistirmeleri icin havuza goturuyoruz. Mufredat geregi 5.sinifa giden butun cocuklarin yardimsiz 50m yi yuzmesi gerekiyor, yuzemeyen cocuklara bu yil ek ders verecegiz, yuzebilenleri goturmeyecegiz. Sizin cocugunuz yuzdugu icin kendisini tebrik ederiz"
Kardesim boyle mufredat mi olur, yuzme bilmek neymis, hayir yani adada yasiyorsunuz diye hava mi atiyorsunuz, bizim de ulkemizin 3 tarafi denizlerle kapli, bak bize hic oyle seyler ogretiyorlar mi? Biz havuzu yuzmek icin degil 2 hain musluk tarafindan ayni anda dolup bosalmasi icin kullaniriz!
Bu sene okuldan bir yazi daha geldi, yine mufredat geregi yolda bisiklete binmeyi ogrenmeleri gerekiyormus! Tovbe tovbeee.. Yahu ne bisiklete binmesi, cocugun dimagi acik, tam iki bilinmeyenli denklemi cozecek yasta, sen onu haytaliga, sokaga, bisiklete sevk ediyorsun. Hadi erkek cocuk bindi diyelim, kiz cocugu niye bindiriyorsun? Daha 18 Aralik'ta Hurriyet gazetesinin haberinde Zonguldak'ta bir belediye iscisinin bisiklete binen kadinlara "bizi tahrik ediyorsunuz"diyerek saldirdigi haberi vardi. Amacin ne Ingiliz mufredati!
Demir'in sinifinda, birkac haftada bir, ogretmen cocuklara dunyadan derlenmis haberleri izletiyor. Gecen gun okula bir gittim ekranda Trump ve Kim Jong-Un lu bir haber. Demir'e sordum bu ne diye. "Ya Amerika ve Kuzey Kore birbiriyle nukleer silah atismasi yapiyor, biri benimki buyuk diyor, digeri benimki daha buyuk diyor, ne sacma davraniyorlar dimi anne?" dedi. Ne diyecegim ben simdi cocuga, "bunlar buyuklerin isi, sen ezberini yap cocuuum" mu?!
Okuma yazma ogretmeleri de bi acayip zaten. Demir Turkiye'de okuma yazma ogrenirken sesleri ogrenerek baslamisti, okulda ezberleyip eve gelip a a,ci ci, sss diye sayiyordu. 4 yasindaki Cinar da sesleri ogreniyor ama her sesin asagidaki gibi bir sarkisi ve hareketi var, her sesi sarkilari ve hareketleriyle ogreniyor. Sadece hareketi yapinca hangi ses oldugunu anlayip yaziyor.
Boyle mufredat mi olur, okul eglence yeri degil, ilim irfan yuvasi! Bu yasta cocuklarin sarkiyla, gundemle ne isi var, hatmetsin heceleri,sesleri, cozsun matematikte integrali turevi, yapsin tarih dersinde ezberini, bir nefeste saysin butuuuunnnn anlasmalarin tarihini, taraflarini, kosullarini, sonuclarini, abad olsun!
Okuldan eve mutlu gelen, her gun okula istekle giden ve de su ifadeyi takinmayan cocugu da bana iyi egitim aliyor diye yutturamazsiniz!!
4 Ocak 2018 Perşembe
11 yasindaki cocuga Turkiye tatilinin aslinda bir illuzyon oldugu nasil anlatilir?
Iki haftalik Christmas tatilini Turkiye'de gecirdik. Bol ziyaretli, bol yemeli, bol gezmeli, sifir yasakli, kural cignemeli iki hafta cocuklar icin ruya gibiydi tabi. Bana yapilan "tamam artik, bari burda iki haftacik karisma" mimikleri esliginde istedikleri her yere gidildi (gunubirlik Anitkabir'e bile), istedikleri her sey alindi, istedikleri kadar ekran sureleri oldu, istediklerini yiyip ictiler. Hep ozgurluk tam ozgurluk cok tatli geldi cocuklara.
Donus zamani gelince Demir cok duygusallasti ve bu sefer cok zorlandi. Turkiye'den cikistaki polis kuyrugunda beklerken anneanne, babaanne, dede ve dayiya donup donup bakmak, herkesi aglamakli gormek iyice zorladi ve sonunda o da birakti kendini. Dondugumuz aksami aglamakla ve "anne keske donmeseydik, Turkiye'deki ailemi ve hayati cok ozluyorum" isyaniyla gecti.
Evet cok hakli, hepimiz ayrilik kisminda cok zorlaniyoruz. Cocuklar etkilenmesin diye biz daha dik durmaya calisip uzuldugumuzu onlara caktirmamaya calisiyoruz, ote yandan biz duruma, Turkiye'nin gidisatina, orasi ile buranin arti ve eksilerine yogunlasip gidisimizi mantiksallastirabiliyoruz.
11 yasinda bir cocuktan bu durumu mantiksallastirmasini bekleyemem tabi. Elimden geldigince acikliyorum, "uzulmen cok normal, hepimiz uzuluyoruz, orasi bizim ulkemiz, istedigimiz zaman donebiliriz, sadece su an icin boylesinin daha dogru oldugunu dusunuyoruz, o yuzden de boyle bir secim yaptik" diyorum.
Ona Turkiye'de yasadigi surenin bir illuzyon oldugunu, kisa sureligine orda oldugu icin her istediginin oldugunu anlatamiyorum. Her gun degisen bir egitim sistemine dahil olmadigi, mutsuz ve gergin bir topluluk icinde yasamak zorunda kalmadigi icin sansli oldugunu da anlatamiyorum. Turkiye'nin mevcut durumu ile ilgili fazla yorum yapip kafasini karistirmak ve Turkiye'den sogumasina sebep olmak istemiyorum. Turkiye'de yasarsak her istediginin olmayacagini cunku annenin komutayi ele alacagini ve kurallari uygulayacagini, cilgin bir okul-odev-sinav kosturmasina girecegini, her zaman tatil modunda olamayacagini, biz kisa sure ordayiz diye bizimle gorusmeyi takvimlerine sigdiran arkadaslarimizla devamli Turkiye'de yasasak belki daha seyrek gorusebilecegimizi onu tedirgin etmeden anlatmaya calisiyorum. Yine de "bana sarilir misin anne, kendimi cok yalniz hissediyorum" cumlesini duyunca kalbim, midem, bogazim.. hepsi birer ates topuna donusuyor.
Hala nasil anlatacagimi, onu nasil rahatlatacagimi bilmiyorum. Tek yapmaya calistigim ona yalnizliktan korkmamayi ve su gibi olup icinde bulundugu tasa uyum saglamayi ogretmeye calismak..Ogretmek icin once benim iyice ogrenmem lazim sanki ;)
Donus zamani gelince Demir cok duygusallasti ve bu sefer cok zorlandi. Turkiye'den cikistaki polis kuyrugunda beklerken anneanne, babaanne, dede ve dayiya donup donup bakmak, herkesi aglamakli gormek iyice zorladi ve sonunda o da birakti kendini. Dondugumuz aksami aglamakla ve "anne keske donmeseydik, Turkiye'deki ailemi ve hayati cok ozluyorum" isyaniyla gecti.
Evet cok hakli, hepimiz ayrilik kisminda cok zorlaniyoruz. Cocuklar etkilenmesin diye biz daha dik durmaya calisip uzuldugumuzu onlara caktirmamaya calisiyoruz, ote yandan biz duruma, Turkiye'nin gidisatina, orasi ile buranin arti ve eksilerine yogunlasip gidisimizi mantiksallastirabiliyoruz.
11 yasinda bir cocuktan bu durumu mantiksallastirmasini bekleyemem tabi. Elimden geldigince acikliyorum, "uzulmen cok normal, hepimiz uzuluyoruz, orasi bizim ulkemiz, istedigimiz zaman donebiliriz, sadece su an icin boylesinin daha dogru oldugunu dusunuyoruz, o yuzden de boyle bir secim yaptik" diyorum.
Ona Turkiye'de yasadigi surenin bir illuzyon oldugunu, kisa sureligine orda oldugu icin her istediginin oldugunu anlatamiyorum. Her gun degisen bir egitim sistemine dahil olmadigi, mutsuz ve gergin bir topluluk icinde yasamak zorunda kalmadigi icin sansli oldugunu da anlatamiyorum. Turkiye'nin mevcut durumu ile ilgili fazla yorum yapip kafasini karistirmak ve Turkiye'den sogumasina sebep olmak istemiyorum. Turkiye'de yasarsak her istediginin olmayacagini cunku annenin komutayi ele alacagini ve kurallari uygulayacagini, cilgin bir okul-odev-sinav kosturmasina girecegini, her zaman tatil modunda olamayacagini, biz kisa sure ordayiz diye bizimle gorusmeyi takvimlerine sigdiran arkadaslarimizla devamli Turkiye'de yasasak belki daha seyrek gorusebilecegimizi onu tedirgin etmeden anlatmaya calisiyorum. Yine de "bana sarilir misin anne, kendimi cok yalniz hissediyorum" cumlesini duyunca kalbim, midem, bogazim.. hepsi birer ates topuna donusuyor.
Hala nasil anlatacagimi, onu nasil rahatlatacagimi bilmiyorum. Tek yapmaya calistigim ona yalnizliktan korkmamayi ve su gibi olup icinde bulundugu tasa uyum saglamayi ogretmeye calismak..Ogretmek icin once benim iyice ogrenmem lazim sanki ;)