** Bu yazi bolca genelleme ve bir kisim ofke icerir, polemik yaratmasi, damariniza basmasi muhtemeldir. Bu yazida anlatilan herkes tabii ki ve sukur ki ayni degildir..
Gecen hafta Ankara Anlasmasi ile ilgili degisikligi yazmistim, simdi de bu degisiklige burdaki Turk halkinin verdigi tepkiyi yazacagim.
Bir kisim Turk, bu degisiklikten etkilenip etkilenmedigine bakmaksizin, yeni duzenlemenin haksizlik oldugu konusunda birlesti ve aksiyon alma yoluna gitti.Ote yandan avukatlar konu uzerinde calismaya basladi, kimi su an kanunu didik didk inceleyip diger avukatlarla isbirligi yaparken kimi muvekkilleriyle bir hareket baslatti. Tum bunlarin yaninda bir de petition (imza kampanyasi) basladi. Eger 10.000 kisi kampanyayi imzalarsa hukumet bir cevap vermek zorunda kalacak. Kampanyaya katilmak icin tek sart Ingiltere'de yasiyor olmak.
Bu kampanya bir Facebook grubunda duyuruldu. Bu grup Ingiltere'deki Turkler ile Ingiltere'ye goc etmeyi planlayan Turklerden olusuyor. Bu grupta cok fazla bilgi paylasiliyor, insanlar birbirinden yardim istiyor. Nerde misir unu bulurum sorusundan egitim sistemine kadar pek cok soru soruluyor, tecrubeler paylasiliyor. Bu gruptaki 22.000 Turk uyenin 15.000i Ingiltere'de yasiyor. 15.000... On bes bin... ON BES BIN!!! Yani ihtiyac olan imza sayisinin %50 fazlasi. Peki su ana kadar toplanan imza kac? 3900!!!!
Bu imzalari verenlerin hepsi de Turk degil. Mesela benim bir Fransiz bir Macar arkadasimin imzaladigini biliyorum.
Bu durumda Nerdesin kalan 11.000? Niyetin, amacin ne? Londra'da nerden kefir bulurum sorusunu sorarken burdaydin da simdi is imza vermeye gelince nerdesin?!
Farkli platformlarda insanlar Turklerin kotu ozelliklerine degindikce kizip savunmaya gecerdim, bende bile savunacak mecal birakmadiniz Sayin 11.000!!
Ben buraya ilk tasinip is yapmaya basladigimda uzun yillardir burda olan bir Turk arkadasim "Turklerle is yapma, kazik yersin" dediginde cok bozulmus, inanmamistim. Ilk kazigi bir Turk musteriden yedim!!
Buraya tasinmak ve isimi baslatmak icin arastirma yaparken konustugum burda 20 yildir yasayan Turkler beni vazgecirmeye calismisti. Hatta birinin tezi suydu "Kucuk cocuklarin varmis, onlari aile buyuklerinden ayirmak yazik degil mi, Turkiye ne guzel ulke, ekonomisi buyuyor, egitim, saglik bedava. Gelme buraya, burasi hic iyi bi ulke degil, pahali,guvenliksiz,cocuklar dejenere, uyusturucu kullaniyor.." Ben adama "Abi madem bu kadar sikayet ediyorsun, senin de kucuk cocugun varmis, annen baban da Turkiye'deymis, sen neden Turkiye'de yasamiyorsun" deyince salak bir siritisla kem kum etmisti.
Sen gelmissin, yerlesmissin, benimle ne derdin var, neden beni baltalamaya calisiyorsun, birak deneyip kendi gozumle goreyim.
Birbirini baltalama, asagi cekme hali her millette var mi yoksa biz Turklere ozgu mu acaba?! Bir avukat ayni Fb grubundan duyuru yapip mahkemeye gitmek icin maksimum sayida insandan vekalet toplamaya calisiyor, baska bir hukukcu! cikmis "Vekalet istemek etik degil, yaptiginiz yanlis" deyip destek olmadigi gibi bir de kostek olmaya calisiyor. Peki kardesim madem oyle, cozum onerin ne? Yok! Neden ? Cunku cozum uretmek huyumuz degil. Biz anca negatiflik uretiriz, birbirimize celme takmaya calisiriz, emegiyle ekmegini kazanmaya calisanla dalga geceriz, iyi bir sey yapmaya calisana burun kivirir, "o olmaz" deriz. Kisa yoldan para kazanmaya calisiriz, emek vermeden bir seyleri elde etmek isteriz. Kendimiz gelip yerlesiriz, yerlesmek isteyene ulkeyi kotuleriz. "Ben cok zorluk cektim, o da ceksin" der yardim etmeyi reddederiz. Sonra da Avrupa bizi kiskaniyor! Yav he he! Avrupa senin neyini kiskansin? Cahil ve haset kafani mi, hicbir sey uretmeyip ureteni baltalamani mi?
Yazinin basinda da dedigim gibi cok sukur her Turk boyle degil ama sanki artik cogunluk Turk milleti zekidir, caliskandir diyen Ataturk'un Nutuk'undan degil Aziz Nesin'in Zubuk'unden firlamis gibi!
Kizginim evet!!
27 Mart 2018 Salı
21 Mart 2018 Çarşamba
Ankara Anlasmasi bitiyor mu?
Sen dusunur tasinir kurar kaldirirsin, ozellikle cocuklarin icin en iyisinin en dogrusunun hangisi olacagini tartarsin. Olasi zorluklari dusunur altindan kalkip kalkamayacagina bakarsin. Yol arkadaslarina bakarsin, neyi ne kadar kaldirabileceklerini hesap etmeye calisirsin. Sonunda bir karar verip yola cikarsin. Deniz kimi zaman alabora kimi zaman sut liman olur. Her kosulda yuzersin, su yutmamaya, keyfini cikarmaya calisirsin. Bir gun bir bakarsin kara gozukmus, ha gayret, az kaldi, biraz daha kulac atalim karaya cikacagiz derken o kadar beklenmedik bir sey olur ki kara ile senin arana bir duvar dikiliverir ve sen ne yapacagini sasirirsin.
Su an Ankara Anlasmasi ile ilgili durumumuz tam olarak bu! Yuzduk yuzduk kuyruguna geldik, artik son duzlukteyiz, Aralik'ta suresiz oturuma basvuracagiz derken Home Office suresiz oturum basvurularini kaldirdigini, bizim vize turumuzle 3er yillik uzatmalar yapilabilecegini, suresiz oturum ile ilgili yeni duzenlemelerin bilahare paylasilacagini acikladi.
E burasi hak hukuk ulkesiydi, insanlarin degeri vardi, insan haklarina onem veriliyordu, verilen hak geri alinamazdi, bu yapilan haksizlikti, biz bir anlasma dahilinde yola cikmistik, simdi kurallari nasil degistirirlerdi?!
Valla hop diye degistirdiler, bundan sonra ne olacagini biz de bilmiyoruz.
Korkumuzdan suresiz oturumu alana kadar ehliyet bile almayalim demistik. Tam suresizi almaya az kaldi, ehliyet alalim, bu kadar kira odeyecegimize artik Mortgage kosullarina bakalim diye niyetlenmisken oylece kalakaldik. Biz azicik kok salmaya calisirken Home Office "hop, oteki, kendine gel" dedi,
Ben zaten kendi ulkemde oteki olmustum, istenmiyordum, ozgur yasam hakkimi kaybediyordum, cocuklarimin gelecegi icin endiseleniyordum, burasi daha ozgurlukcu diye geldim e simdi burasi da beni istemiyor.
Bir yanim "insan olarak, insanlarin yarattigi devletler karsisinda su kadarcik degerimiz yok, istediklerinde buldozer gibi ustumuzden geciyorlar, bunca emegi, umudu, cabayi cope atiyorlar" deyip isyan ediyor, kiziyor, ofkeleniyor, diger yanim "sakin ol, hersey olacagina varir, ne olursa bizim icin iyisi olacak" diyor. Sonra ilk yanim "salak salak konusup kendini kandirma" diyor..
Su an olaylar bizim mudahale edemeyecegimiz boyutta oldugu icin kabullenip beklemekten baska care yok.
Kul kurar, kader gulermis ya, iste bu sefer Kul kurar, Home Office gulermis :(
7 Mart 2018 Çarşamba
Gocmen cocuklarin duygulari..
Baslamadan once: Bu yazi gocmek isteyip de bir sebepten gocmeyenleri, gocemeyenleri rahatlatacak bir yazi. Gocup de neden goctugunu sorgulayanlarin ya da gocmenliginin basinda olanlarin okumamasini tavsiye ederim.
Gocmenlik zor zanaat kardes. Aradan yillar gecse de aklinin, kalbinin bir kosesinde hep sorgulayici cumlelerin olmasi demek.
Gocmenlik yolculugumuzda 3 yili geride biraktik. Iki cocukla, ozellikle de onlarin gelecegi icin bu yola ciktik, cok badireler atlattik, kolu kirdik yeni icinde biraktik. Duzeni kurduk, alistik, sevdik. Cocuklar Ingilizce ogrendi, okula adapte oldu, mutlu mesut pembe panjurlu evimizde yasarken iki cocugumdan iki ayri sert darbe geldi.
Once Demir Christmas tatili icin gittigimiz Turkiye'den donunce fena coktu. Neden burdayiz, en sevdiklerimiz ordayken biz niye burda yasiyoruz isyaniyla geldi. Turkiye'deki mevcut durum hakkinda cok da fazla detay vermeden , onu urkutmeden anlatmaya calistim. "Sizin geleceginiz icin bunun daha iyi oldugunu dusunduk ve o yuzden geldik, mutsuz olursak doneriz." Birkac gunluk mutsuzluktan sonra normale donmustu ki gecen gun sert darbeyi vurdu.
"Anne, kendimi bir puzzle in uymayan parcasi gibi hissediyorum. Ingiltere bir puzzle ama ben buraya uymuyorum sanki".
Once bir yutkunup kalbimin acisini bastirip soyle cevap verdim :
" Demir senin puzzle in Ingiltere ve Turkiye'den olusuyor, sana ait parcanin da dort kenari var, ikisi buraya ikisi oraya uyuyor. Esas uymayan ve hicbir zaman uymayacak olan parcalar baban ve benim. Biz 35 yasimiza kadar orda yasadik, ailemiz, en yakin arkadaslarimiz orda. Burda edindigimiz hicbir arkadasimizla 35 yillik bir iliskiyi paylasma sansimiz yok. En derin duygularimizi, fikirlerimizi hicbir zaman istedigimiz seviyede bir Ingilizce ile ifade edemeyecegiz. Sen hem her duygunu, dusunceni Ingilizce ifade edebiliyorsun hem de burada yakin arkadaslar edindin. Bizim anne babamiz, abilerimiz yanimizda degil, sen anne baba ve kardesinle bir aradasin. Bir de bu acidan bak istersen".
"Haklisin aslinda anne" dedi ama bunu dili mi soyledi kalbi mi, bilmiyorum..
Tam bunu atlattik derken Cinar ile aramizda soyle bir dialog gecti.
(2 gundur hasta olan ve okula gelmeyen en yakin arkadasi David'den bahsediyor)
-Anne bence David Istanbul'a gitti.
-David hasta oldugu icin okula gelmedi, Istanbul'a gitmedi oglum.
-Sanmiyorum. Bence Istanbul'da.. Anne ben David'i cok ozledim
-Bence artik iyilesmistir, bugun okula gelir. Hem sen neden David'in Istanbul'a gittigini dusundun ki?
-Cunku benim butun ozlediklerim hep Istanbul'da oluyor.
Buyur burdan yak.. 4 bucuk yasindaki cocugun ozlemi algilama ve ifade etme sekline bak..
Gocmenlik kaygan bir zemin. Gocmenligin hangi yilinda olursan ol, ne kadar alisirsan alis, ne kadar dogru bir karar verdigini dusunursen dusun cocugundan gelen bir cumle o kaygan zeminde ayagini kaydiriveriyor..
Oyle iste...
Gocmenlik zor zanaat kardes. Aradan yillar gecse de aklinin, kalbinin bir kosesinde hep sorgulayici cumlelerin olmasi demek.
Gocmenlik yolculugumuzda 3 yili geride biraktik. Iki cocukla, ozellikle de onlarin gelecegi icin bu yola ciktik, cok badireler atlattik, kolu kirdik yeni icinde biraktik. Duzeni kurduk, alistik, sevdik. Cocuklar Ingilizce ogrendi, okula adapte oldu, mutlu mesut pembe panjurlu evimizde yasarken iki cocugumdan iki ayri sert darbe geldi.
Once Demir Christmas tatili icin gittigimiz Turkiye'den donunce fena coktu. Neden burdayiz, en sevdiklerimiz ordayken biz niye burda yasiyoruz isyaniyla geldi. Turkiye'deki mevcut durum hakkinda cok da fazla detay vermeden , onu urkutmeden anlatmaya calistim. "Sizin geleceginiz icin bunun daha iyi oldugunu dusunduk ve o yuzden geldik, mutsuz olursak doneriz." Birkac gunluk mutsuzluktan sonra normale donmustu ki gecen gun sert darbeyi vurdu.
"Anne, kendimi bir puzzle in uymayan parcasi gibi hissediyorum. Ingiltere bir puzzle ama ben buraya uymuyorum sanki".
Once bir yutkunup kalbimin acisini bastirip soyle cevap verdim :
" Demir senin puzzle in Ingiltere ve Turkiye'den olusuyor, sana ait parcanin da dort kenari var, ikisi buraya ikisi oraya uyuyor. Esas uymayan ve hicbir zaman uymayacak olan parcalar baban ve benim. Biz 35 yasimiza kadar orda yasadik, ailemiz, en yakin arkadaslarimiz orda. Burda edindigimiz hicbir arkadasimizla 35 yillik bir iliskiyi paylasma sansimiz yok. En derin duygularimizi, fikirlerimizi hicbir zaman istedigimiz seviyede bir Ingilizce ile ifade edemeyecegiz. Sen hem her duygunu, dusunceni Ingilizce ifade edebiliyorsun hem de burada yakin arkadaslar edindin. Bizim anne babamiz, abilerimiz yanimizda degil, sen anne baba ve kardesinle bir aradasin. Bir de bu acidan bak istersen".
"Haklisin aslinda anne" dedi ama bunu dili mi soyledi kalbi mi, bilmiyorum..
Tam bunu atlattik derken Cinar ile aramizda soyle bir dialog gecti.
(2 gundur hasta olan ve okula gelmeyen en yakin arkadasi David'den bahsediyor)
-Anne bence David Istanbul'a gitti.
-David hasta oldugu icin okula gelmedi, Istanbul'a gitmedi oglum.
-Sanmiyorum. Bence Istanbul'da.. Anne ben David'i cok ozledim
-Bence artik iyilesmistir, bugun okula gelir. Hem sen neden David'in Istanbul'a gittigini dusundun ki?
-Cunku benim butun ozlediklerim hep Istanbul'da oluyor.
Buyur burdan yak.. 4 bucuk yasindaki cocugun ozlemi algilama ve ifade etme sekline bak..
Gocmenlik kaygan bir zemin. Gocmenligin hangi yilinda olursan ol, ne kadar alisirsan alis, ne kadar dogru bir karar verdigini dusunursen dusun cocugundan gelen bir cumle o kaygan zeminde ayagini kaydiriveriyor..
Oyle iste...