30 Ocak 2018 Salı
Gocmekten ogrendiklerim..
Gecen hafta Istanbul'dan Londra'ya tasinmamizin ucuncu yilini idrak ettik Sevgili Okuyucu,
Burda uzun suredir yasayanlar, "Yillar goz acip kapayincaya kadar gececek, anlamayacaksiniz" dediginde "Yahu nasil olacak o is, anlamadan gecer mi?" diyorduk. Geciyormus. Kimi zaman yag gibi puruzsuz akarken kimi zaman diken gibi kanata acita geciyormus. Gecerken de cok sey ogretiyormus. Misal, ben gocmekten 3 yilda sunlari ogrendim:
- Gocmek, gocmemis bir insanin belki ancak uzun yillar sonunda edinebilecegi, belki de hic edinemeyecegi tecrubeleri cok kisa zamanda edinmeni sagliyormus.
- Gocmek sadece ulke degistirmek degilmis. Kafa yapini, hayata bakisini, karakterini, ruhunu degistiren, gelistiren bir yolculukmus.
- Gelecege yonelik plan yapmak cok da gerekli degilmis, o planlar degisebilirmis.
Demir yuvaya giderken endiselere gark olmustum. Ben kurumsal hayata donup maasimi inanmadigim bir egitim sisteminde ozel okullara mi vakfedecektim, kurumsala donmezsem cocuk devlet okuluna mi gidecekti, devlet okuluna giderse ne zaman, nasil yabanci dil ogrenecekti.. Bunlara endiselendigim gun, 5 yil sonra Demir'in Ingiltere'de yasayip Ingilizce'yi sular seller gibi konusacagini bilmiyordum tabi..
- Degistiremeyecegim seyleri kabul etmek icin caba sarf etmem lazimmis. Sen kabul etmeye dirensen de hayat sana bagirta aglata kabul ettirirmis. O yuzden degisimleri sakince karsilamak, hayati akisina birakmak lazimmis.
- Bulundugun kaba uyum saglamak guclu insanlara mahsus bir ozellikmis.
- Gocmek, sinirlarini, kapasiteni, ayakta kalma gucunu, becerilerini, yaraticiligini, kirilma noktalarini, sabrini, gucunu, sorun cozebilme yetenegini, bolunerek cogalma ve herseye yetisme becerini gormeni saglarmis. Bunlari gorup de kendini alkislamazsan, icinden cikan androidi takdir etmezsen "Yuh sana"ymis!
- Hayatindaki insanlari dogru konumlamak lazimmis. Uzakta olsa bile senin derdini,sikintini hisseden, elini ve varligini ustunden cekmeyen insanlari pamuklara sarip hayatinin en nadide yerine koyman lazimmis. "Acil durumda cami kiriniz" kutusunda sadece onlar varmis, digerleri traşmış :)
- Gocmek, sabir ve hosgoruyu gelistiriyormus. "Turkiye'de Arap harfleri kullaniliyor dimi?" diyene kafa atmadan sakince Ataturk'u ve devrimlerini anlatacak kivama getiriyormus.
-Kulturel olarak Ingilizlerden cok farkli oldugumuzu, iki kulturun iyi taraflarini sentezleyip kendince Turkinglish bir yol cizmek cok eglenceliymis.
- Gocmenlik yoluna ciktigin ekip cok onemliymis. Esin, cocuklarin, artik kiminle ciktiysan.. Seni dibe de batirirmis yuzeye de cikarirmis. Yola ciktigin ekip dogruysa, benim gibi her an sukredermissin, bu ekip olmasaydi basaramazdim dermissin.
-Insan denen varlik ozunde yalnizmis, o yalnizlikta en cok kendiyle basbasa kalirmis ve eger kendiyle bir derdi varsa onu cozmeden bu yalnizlikla bas etmek cok zormus.
- Cocuklarina verebilecegin en degerli hediye onlara yalnizliktan ve köksüzlükten korkmamayi ogretmekmis.
Peki butun bunlari ogrendin de uyguluyor musun derseniz,
"Durun yahu daha Level 3'teyim, gocmenlikte 20.yilim dolsun tekrar konusuruz :D"
16 Ocak 2018 Salı
Ah bu Ingiliz mufredati!!
Az sonra okuyacaginiz yazi yogun hiciv icerir, cok da şey etmeyin.. :)
Bu Ingiliz mufredati hakikaten cok enteresan. Cocuklari okula 4 yasinda baslatiyorsan bir suru sey ogretecek zamanin vardir degil mi?
Ben ilkokula 7 yasimda basladim, burdaki cocuklardan 3 sene geri kaldim, onlardan daha az sey mi biliyorum derken bir de baktim ki bunlar erken baslatiyor ama gerekli seyleri ogretmiyorlarmis.
Mesela ben 5.sinifta ayni anda bir arabayi Ankara'dan saatte 50km hizla, diger arabayi Istanbul'dan 75km hizla cikarip yolun kacinci kilometresinde karsilasacaklarini hesaplarken eszamanli actigim biri saatte 20 lt doldurup digeri saatte 48lt bosaltan musluklarin 300lt lik havuzu kacinci saatte doldurup arabalari yikayacak kadar suyu biriktirecegini hesaplayabiliyordum!!
Peki Demir 5.siniftayken ne yapiyordu? Okuldan gelen mektup soyle diyordu: "Bildiginiz gibi 3.siniftan beri cocuklari yuzmelerini gelistirmeleri icin havuza goturuyoruz. Mufredat geregi 5.sinifa giden butun cocuklarin yardimsiz 50m yi yuzmesi gerekiyor, yuzemeyen cocuklara bu yil ek ders verecegiz, yuzebilenleri goturmeyecegiz. Sizin cocugunuz yuzdugu icin kendisini tebrik ederiz"
Kardesim boyle mufredat mi olur, yuzme bilmek neymis, hayir yani adada yasiyorsunuz diye hava mi atiyorsunuz, bizim de ulkemizin 3 tarafi denizlerle kapli, bak bize hic oyle seyler ogretiyorlar mi? Biz havuzu yuzmek icin degil 2 hain musluk tarafindan ayni anda dolup bosalmasi icin kullaniriz!
Bu sene okuldan bir yazi daha geldi, yine mufredat geregi yolda bisiklete binmeyi ogrenmeleri gerekiyormus! Tovbe tovbeee.. Yahu ne bisiklete binmesi, cocugun dimagi acik, tam iki bilinmeyenli denklemi cozecek yasta, sen onu haytaliga, sokaga, bisiklete sevk ediyorsun. Hadi erkek cocuk bindi diyelim, kiz cocugu niye bindiriyorsun? Daha 18 Aralik'ta Hurriyet gazetesinin haberinde Zonguldak'ta bir belediye iscisinin bisiklete binen kadinlara "bizi tahrik ediyorsunuz"diyerek saldirdigi haberi vardi. Amacin ne Ingiliz mufredati!
Demir'in sinifinda, birkac haftada bir, ogretmen cocuklara dunyadan derlenmis haberleri izletiyor. Gecen gun okula bir gittim ekranda Trump ve Kim Jong-Un lu bir haber. Demir'e sordum bu ne diye. "Ya Amerika ve Kuzey Kore birbiriyle nukleer silah atismasi yapiyor, biri benimki buyuk diyor, digeri benimki daha buyuk diyor, ne sacma davraniyorlar dimi anne?" dedi. Ne diyecegim ben simdi cocuga, "bunlar buyuklerin isi, sen ezberini yap cocuuum" mu?!
Okuma yazma ogretmeleri de bi acayip zaten. Demir Turkiye'de okuma yazma ogrenirken sesleri ogrenerek baslamisti, okulda ezberleyip eve gelip a a,ci ci, sss diye sayiyordu. 4 yasindaki Cinar da sesleri ogreniyor ama her sesin asagidaki gibi bir sarkisi ve hareketi var, her sesi sarkilari ve hareketleriyle ogreniyor. Sadece hareketi yapinca hangi ses oldugunu anlayip yaziyor.
Boyle mufredat mi olur, okul eglence yeri degil, ilim irfan yuvasi! Bu yasta cocuklarin sarkiyla, gundemle ne isi var, hatmetsin heceleri,sesleri, cozsun matematikte integrali turevi, yapsin tarih dersinde ezberini, bir nefeste saysin butuuuunnnn anlasmalarin tarihini, taraflarini, kosullarini, sonuclarini, abad olsun!
Okuldan eve mutlu gelen, her gun okula istekle giden ve de su ifadeyi takinmayan cocugu da bana iyi egitim aliyor diye yutturamazsiniz!!
4 Ocak 2018 Perşembe
11 yasindaki cocuga Turkiye tatilinin aslinda bir illuzyon oldugu nasil anlatilir?
Iki haftalik Christmas tatilini Turkiye'de gecirdik. Bol ziyaretli, bol yemeli, bol gezmeli, sifir yasakli, kural cignemeli iki hafta cocuklar icin ruya gibiydi tabi. Bana yapilan "tamam artik, bari burda iki haftacik karisma" mimikleri esliginde istedikleri her yere gidildi (gunubirlik Anitkabir'e bile), istedikleri her sey alindi, istedikleri kadar ekran sureleri oldu, istediklerini yiyip ictiler. Hep ozgurluk tam ozgurluk cok tatli geldi cocuklara.
Donus zamani gelince Demir cok duygusallasti ve bu sefer cok zorlandi. Turkiye'den cikistaki polis kuyrugunda beklerken anneanne, babaanne, dede ve dayiya donup donup bakmak, herkesi aglamakli gormek iyice zorladi ve sonunda o da birakti kendini. Dondugumuz aksami aglamakla ve "anne keske donmeseydik, Turkiye'deki ailemi ve hayati cok ozluyorum" isyaniyla gecti.
Evet cok hakli, hepimiz ayrilik kisminda cok zorlaniyoruz. Cocuklar etkilenmesin diye biz daha dik durmaya calisip uzuldugumuzu onlara caktirmamaya calisiyoruz, ote yandan biz duruma, Turkiye'nin gidisatina, orasi ile buranin arti ve eksilerine yogunlasip gidisimizi mantiksallastirabiliyoruz.
11 yasinda bir cocuktan bu durumu mantiksallastirmasini bekleyemem tabi. Elimden geldigince acikliyorum, "uzulmen cok normal, hepimiz uzuluyoruz, orasi bizim ulkemiz, istedigimiz zaman donebiliriz, sadece su an icin boylesinin daha dogru oldugunu dusunuyoruz, o yuzden de boyle bir secim yaptik" diyorum.
Ona Turkiye'de yasadigi surenin bir illuzyon oldugunu, kisa sureligine orda oldugu icin her istediginin oldugunu anlatamiyorum. Her gun degisen bir egitim sistemine dahil olmadigi, mutsuz ve gergin bir topluluk icinde yasamak zorunda kalmadigi icin sansli oldugunu da anlatamiyorum. Turkiye'nin mevcut durumu ile ilgili fazla yorum yapip kafasini karistirmak ve Turkiye'den sogumasina sebep olmak istemiyorum. Turkiye'de yasarsak her istediginin olmayacagini cunku annenin komutayi ele alacagini ve kurallari uygulayacagini, cilgin bir okul-odev-sinav kosturmasina girecegini, her zaman tatil modunda olamayacagini, biz kisa sure ordayiz diye bizimle gorusmeyi takvimlerine sigdiran arkadaslarimizla devamli Turkiye'de yasasak belki daha seyrek gorusebilecegimizi onu tedirgin etmeden anlatmaya calisiyorum. Yine de "bana sarilir misin anne, kendimi cok yalniz hissediyorum" cumlesini duyunca kalbim, midem, bogazim.. hepsi birer ates topuna donusuyor.
Hala nasil anlatacagimi, onu nasil rahatlatacagimi bilmiyorum. Tek yapmaya calistigim ona yalnizliktan korkmamayi ve su gibi olup icinde bulundugu tasa uyum saglamayi ogretmeye calismak..Ogretmek icin once benim iyice ogrenmem lazim sanki ;)
Donus zamani gelince Demir cok duygusallasti ve bu sefer cok zorlandi. Turkiye'den cikistaki polis kuyrugunda beklerken anneanne, babaanne, dede ve dayiya donup donup bakmak, herkesi aglamakli gormek iyice zorladi ve sonunda o da birakti kendini. Dondugumuz aksami aglamakla ve "anne keske donmeseydik, Turkiye'deki ailemi ve hayati cok ozluyorum" isyaniyla gecti.
Evet cok hakli, hepimiz ayrilik kisminda cok zorlaniyoruz. Cocuklar etkilenmesin diye biz daha dik durmaya calisip uzuldugumuzu onlara caktirmamaya calisiyoruz, ote yandan biz duruma, Turkiye'nin gidisatina, orasi ile buranin arti ve eksilerine yogunlasip gidisimizi mantiksallastirabiliyoruz.
11 yasinda bir cocuktan bu durumu mantiksallastirmasini bekleyemem tabi. Elimden geldigince acikliyorum, "uzulmen cok normal, hepimiz uzuluyoruz, orasi bizim ulkemiz, istedigimiz zaman donebiliriz, sadece su an icin boylesinin daha dogru oldugunu dusunuyoruz, o yuzden de boyle bir secim yaptik" diyorum.
Ona Turkiye'de yasadigi surenin bir illuzyon oldugunu, kisa sureligine orda oldugu icin her istediginin oldugunu anlatamiyorum. Her gun degisen bir egitim sistemine dahil olmadigi, mutsuz ve gergin bir topluluk icinde yasamak zorunda kalmadigi icin sansli oldugunu da anlatamiyorum. Turkiye'nin mevcut durumu ile ilgili fazla yorum yapip kafasini karistirmak ve Turkiye'den sogumasina sebep olmak istemiyorum. Turkiye'de yasarsak her istediginin olmayacagini cunku annenin komutayi ele alacagini ve kurallari uygulayacagini, cilgin bir okul-odev-sinav kosturmasina girecegini, her zaman tatil modunda olamayacagini, biz kisa sure ordayiz diye bizimle gorusmeyi takvimlerine sigdiran arkadaslarimizla devamli Turkiye'de yasasak belki daha seyrek gorusebilecegimizi onu tedirgin etmeden anlatmaya calisiyorum. Yine de "bana sarilir misin anne, kendimi cok yalniz hissediyorum" cumlesini duyunca kalbim, midem, bogazim.. hepsi birer ates topuna donusuyor.
Hala nasil anlatacagimi, onu nasil rahatlatacagimi bilmiyorum. Tek yapmaya calistigim ona yalnizliktan korkmamayi ve su gibi olup icinde bulundugu tasa uyum saglamayi ogretmeye calismak..Ogretmek icin once benim iyice ogrenmem lazim sanki ;)